Ekip: Cemil Güneş Ergüden , Alper Tolga Kocataş
Bölge: Güney Aladağlar, Direktaş Kuzey duvarı İtalyan Rotası y27
Tarih: 13 agustos 2003
Süre: 12 saat çıkış, 1.5 saat iniş (Klasikten)
Kamp Yeri: Yedigöl çanağı.
Teknik malzeme: 12 adet sikke, 2 çekiç, perlonlar, prusikler, 1 adet 60metre 10,5mm ip, kask, 6 adet friend, 1 set takoz, 12 adet farklı uzunlukta ekspres.
Çantada: Botlar 🙁 , bivak, ilk yardim çantasi,kafa fenerleri, heat pack, 2lt su, abur cubur, foto.
Parmakkaya’dan iner inmez toparlandik ve Bilal abiyle buluşup Çukurbağ´a döndük. Biz Sokullu’ya gitsek de sabah erkenden çıkalım diye düşünürken Bilal abi den süper bir öneri geldi ve akşam bizi misafir etti, ertesi sabah 5.30´da Çukurbağ´dan Bilal abi, Alper, ben ve Sarıkız(dört ayakli hammalımız) Karayalak üzerinden Yedigöllere doğru yola çıktık. Karayalak’tan sonra dik bir çarşak patikasından Çelik Buydurana’a oradan da yokuş aşağı 1 saatte Yedigöller’e vardık.
Çelikbuyduran’dan Emler de çok yakın duruyordu, dönüşte bi uğrasak mı diye düşünmedik değil. 12.30´da Yedigöller’e vardık ve kampı suya ve duvara nispeten yakın bir yere attık. Ama sonradan farkettik ki duvarın dibine çok yakın olan Demavend’in kamp yerinde de su varmış. Sıcaklık güneşte polarla rahat, gölgede ise tulumla bile üşünebilirdi. Getirmiş olduğum yazlık tulum geceleri titrememi engellemedi. Tırmanışın 1/10’unda güneş alacak olan duvarımızdaki soğuk problemi aklımı kurcalamaya başlamıştı.
Gitmeden önce italyan rotası için çok net bir tarif alamamıştık. Rotayı çıkan Doğan(Palut)’la kısa bir görüşmeden sonra kilit pasajda emniyet imkanının çok az olduğunu öğrenmiştik, Aladağ kitabı ve Takoz 12´deki Ulaş Uğraş Tol´un faaliyet raporu vardı elimizde. Batur(Kürüz)´dan beklediğim tarif de ne yazık ki son dakkaya bıraktığım için elime geçemedi. Bu tariflerin hepsi 400 metrelik duvarın belli kısımlarından bahsediyordu ancak bunlardan bir bütünü net olarak elde edemiyorduk. Neyse Murat Kandi´nin tavsiyesiyle çantaya bi de dürbün eklemiştim ve de duvarın fotosunu ve tarifleri yanımıza aldık. Bu kapalı kutuyu açmak çok zevkli ve önemli bir deneyim olacaktı.
Akşampınarı’ndan koşturarak inerken çarsakta düşüp sol el baş parmağımı burkmuştum ve hiç kıpırdatamıyordum ve üstüne üstlük hemoroit benzeri bişey de peydahlanıverdi. Nasıl duvar çıkacaz kardeşim böle??? Neyse dinleniriz geçer hesabı ayın 11’inde ve 12’sinde kampta yattık, Black Tent Bar’da bira hüpleterek uzaktan rotayı kendimizce ve tarifler doğrultusunda çözdük.
13´ü sabahı saat 08.00´da rotaya girdik. Tırmanışın 10 saat civarı süreceğini düşündüğümüzden hava kararmasına karşı bivak malzemesi de aldık.
Duvarın ortasına yakın belirgin bacamsı çatlaktan girdik ve ilk 25 metreyi free geçtik. Rota buradan sol çapraza doğru devam ediyor. İpleri sırayla leadlemeye karar verdik ve kilide de Alper’in gireceğini planladığımız için ilk ipe de o girdi.
1.ip 30mt.bacannn solundaki iki sikkeli hazır istasyona. IV derece zorluğunda ve emniyet imkanları iyi. Çantamız çok ağır ve daha ilk ipten problem olabileceğe benziyor. Tırmanışı bitirir bitirmez frictionlarımı çıkarıp kalın çorap giyiyorum, duvar gerçekten soğuk.
2.ip hafif sola çapraz kıvrılarak 60mt. Tırmanışla Cambridge rotasıyla kesişiyoruz. Sola doğru tırmanınca bir çarşak setine ulaşılıyor. Bu çarşak setinin soluna yakın bir yerinden kısa bir baca çıkıyor, solunda kum saati var. Bu 3 metrelik bacayı aştıktan sonra çürük çarşak setlerinden ilerleyince ipin zar zor yettiği kovuğa ulaşılıyor. Bu rada istasyon noktası tek ve 60 metrelik ip bile 2 metre kadar kısa kaldı, o yüzden bence ilk istasyon kumm saatinin olduğu bacaya taşınmalıdır. Hem böylece ip sürtmesi de azalacaktır. İstasyonumuz:1 takoz kaya+1baba) III+, bacamız V’lik bir pasaj. Emniyet vasat ama ipin genelinde çarşakta koşuluyor. Bu ip boyunun sonuna doğru Alper’le sesli iletişimimiz koptu ve ben ipin bittiğini geç anladım. Türlü maymun icatlarından sonra istasyonu uzatıp alabildim. İstasyonda hemen bir iletişim toplantısı, arada bağırarak iletişimi test edeceğiz ve “teyit alınmalı”.
3.ip 50 metre sağa çapraz ana sete, bu ip boyu Cambridge rotasıyla kesişen ip boyu. Bu ip boyunda tırmanış zevklenmeye başlıyor. Daha dik eğim ve görece sağlam kaya. Kitapta “köşe dönülür” ibaresi bu ip boyu için. Ana setteki istasyonumuz 2 sikke ve 1friend. V derece zorluğunda ve emniyet imkanları açık aralı.
Sette verdiğimiz mola son karar noktası. Yukarı, kilide doğru bakıyoruz ve olur be deyip devam kararı alıyoruz. Şu ana kadar rahat ve sorunsuz gelmemiz de olumlu bir motivasyon.
4.ip 30 metre aşağıdan da görülebilen siyah dihedralin dibine. Ana setin soluna yakın bacamsı çatlaktan başlıyor ve IV derecelik etaplardan sonra siyah dihedralin dibindeki çarşak düzlüğüne ulaştık.Kitapta burası siyah su akıntısı olarak geçiyor. Biz bu akıntıyı hep masif yüzeyde aramıştık, oysaki dihaedralin başlangıcındaymış. İstasyonumuz setin sağ duvarındaki çatlakta 2 friend+1 takoz. Bu ip boyunda emniyet iyi. Ancak istasyon noktası beşinci ip tırmanılırken cehennem gibi oluyor. Adeta taş yağmuru oluyor ve emnieytçinin gerçekten korunaklı bir yerde istasyon alması lazım. Şahsen benim kaskımda ve çantada birçok taş patladı.
5.ip tereddütte olduğumuz yerlerden bitanesi. Siyah dihedral akıntının içinden mi solundan mı yoksa sağından mı gideceğimize karar vermemiz lazım. Sağındaki dik ve yer yer negatif yüzden ilerlemeye karar verdik. Bu ip boyu çok zevkli ve zorluğun giderek aratacağını müjdeleyen karakterde. Tırmanıcının tırmanışın yukarı kısmında taş düşürmemek için çok dikkatli olması gerekiyor. Zorluk V, V+, emniyet imkanları süper. Ancak negatif pasajlar artçı için sıkı antrenman oldu. Alper 55 metrede dihedralin başındaki sete ulaşıp 3 sikkeli güzel bir istasyon aldı. Burada giderek dikleşen masif etap başlıyor. Kilide bir ip boyu kaldı, iyi gidiyoruz. Bu arada üzerimizde gri bir kartal bizi süzerek dolaşıyor. Acaba iyi mi, kötü mü?
6.ip slab kayaların sağ kösesinden dikleşerek(Batur’un sikke var, artık 10 metre üzerinde de benim çaktığım bolt misali v profil var) Emniyet sağlam ve sık. Sinema perdemsi bir vaziyette 40mt. kilit etabın altındaki oyuğa ilerledim. Çok keyifli bir ip boyu. Tutamaklar genelde küçük, hamleler temkinli. İstasyon oyukta, 2 friend+1 takoz kaya. İstasyon sağlam olmasaydı buradan geriye dönülebilirdi, ama yeterince sağlam. İp boyunun zorluğu V, VI-
7.ip kilit etap. Göbeği aşıp emniyet imkanı çok az olaraktan 15 metre tırmanıp aşağıdan da gözüken mağaraya yükselişi ve sonrasında da sağa yan geçişi içeriyor. Alper tırmanmaya başlıyor ve ilk bastığı kütle saçma sapan dağılıp düşüyor. Tedirginlik var ama devam. Göbeği aşınca Alper’i göremiyorum, artık sadece sesler var. Göbeğin altına iyi bir takoz, göbeğin hemen üzerindeki sağlam yatay çatlağa da büyük numara bir friend yerleştirdi. Bastı ve friendin 6 metre filan üzerindeki deliğe vardı, açıkçası rahatlamıştım. Zor yer geçmek üzereydi. Oradan italyan’in sikkesine klip yapip sağa 5metre sete yan geçişi de yapıp 1 friend 2 sikkeden oluşturduğu istasyon noktasına vardı. Arkadan gelirken çantayla biraz anırarak geldim ama kilidi de temiz geçtik. Deliğe çıkış kitapta anlatıldığı kadar zor değil. Kitap VI derece vermiş, ama herhalde emniyetsizliğin ve biraz da çürüklüğün psikolojisindendir. Pasaj parmakkayanın kilidine denk gibi, ama emniyet imkanı gerçekten de deliğe kadar daha az. İtalyan sikkeyi güzel çakmış, böylece VI-‘lik yan geçiş çok zorlanmadan yapılabiliyor.
8.ipi tırmanırken artık güneş de batmaya başlamıştı. Burada dihedralin içi ve solunu takip ettik ve 45 metre zirve sırtına doğru devam ettim. Emniyet imkanları orta kalitede ve tırmandıkça kaya ve emniyet kalitesi düşüyor. İstasyonu 1 friend+1 babadan alıyprum. İp boyunun zorluğu IV, IV+
9.ip dihedralden soldaki yüzeye geçip 60 metre allah ne verdiyse yukarı. Burada iki ipi de Alper’in leadlemesine karar veriyoruz, çünkü hava kararıyordu ve zaman kaybetmemeliydik değişimlerle. Kafa fenerlerini taktık. Emniyet imkanı az ama arayınca sağlam yayvan set tutamak ve basamaklar bulunuyor. Basıp gitmelik bir ip boyu. İstasyon 3 sikke, bunları aceleden toplamadık. Zorluk IV+ V-, emniyet psikolojik
10.ip boyunda soldan ve sağdan sırta çıkan iki çatlak var. Kitapta soldaki önerilmiş, ama biz zaman kaybetmemek için direttisima olan sağdakinden gittik, sol daha uzun. 30 metre yukarı tırmanışla sırttaki sağlam babaya ulaştık. Zorluk IV+, emniyet orta. Sırttan sağa doğru 5-10 metre ilerleyince zirve.
Navigasyon ve tırmanış başarılıydı. Ancak çözümlemeler ve tereddütler yüzünden de çok hızlı olamadık ve rotayı 10 ip boyuyla 12 saatte 20.00´da bitirebildik. Havaların 19.30 da
kararmaya baslamaşı son ip boyunu artçı yani benim kafa feneriyle tırmanmam gereğini yarattı. Daha önce alakamızın olmadığı klasik rotadan karanlıkta iniş bir anda hayal oldu. Aşağıdakilerle bağrışıp iyi olduğumuzu ve zirvede kalacağımızı anlatmayı başardık. Zirvenin 5metre altında güney yüzünde ufak bir sette kendimizi ve malzemelerimizi sağlam bir babaya sabitleyip bivakladık. Hava rüzgarsız ama sıfırın altında kuru soğuk var.
Ama bu bivak olayi bize pek koymadı, çünkü 10 ip boyu süren çok çürük etaplar, dom dom kurşunu gibi kaskta ve çanta siperinde patlayan taşlar, emniyet imkanı olmayan kilit pasajlar(6-) ı sağ salim, artçının ve öncünün temiz ve serbest tırmanmış olmasının ve ruhsal yükün ağırlığının geçmiş olmasının rahatlığı vardı üstümüzde. Bivak torbasının içine girip üzerimize survival blanket sardık ve Alper’le sıradışı ilişkimiz böylece başlamış oldu. Yanımızda 1lt su, üzüm fındık mixi, eti tutku, eti form ve ülker metro vardı. Bivak gayet rahat geçti, soğuğa rağmen 3 saat kadar uyuyabildik. Ay manzarasi ve kayan yıldızlar ve geyik muhabbetleriyle o kadar da 3500 metrede bivaklıyomuşuz gibi değildi. Sabah doğan güneş manzarasıyla 6.00´da bivaktan çıkabildik. Zirve defterinde Hakanlar’ın kurumus parmak kanlarını görüp 🙂 klasik rotadan 1,5 saatte kamp yerine vardık.
Burada tüm tırmanışı dürbünle izleyen eski Hacettepeli Atıl Ulaş ve rehberliğini yaptığı 10 kişilik turist grubunun alkışları, tebrikleriyle ve akşam inmiş olsaydık ısmarlanacak olan biranın yerine çaylarla karşılandık. Bi müzik eksikti arkada :). Grubu Soğukpınar´a uğurladık ve bişeyler yeyip içtik. Zira Niğde İnan da Çamardı arabası da beklemez, hemen toparlanıp hiç bitmeyecekmiş gibi gelen inişe geçtik. Toplam üç buçuk saatte Karayalak´ın girişine vardık ve Bilal abiyle telefonda konuşup Büyük Tülu´da buluştuk. Bora’ya da haber verdik. Tırmanış, bivak, uykusuzluk nedeniyle ceset bir vaziyette kahvaltı edip çay´dan sonra dönüş yoluna geçtik.
Niğde´de Moonlight “pavyonu”nda Bora’nın hemşehrisi ve okul arkadaşı 🙂 bir konsmatrisin bakışları altında ikişer bira içip gara döndük ve otobüsün Çağdas ile olan rekabeti sebebiyle erken kalktığını ve beni p.ç gibi burada bıraktığını öğrendim. Hemen İnan´ın minibüsüyle beni yetiştirdiler…
Böylece y27´nin ilk bağsur çıkışı yapılmış oldu. Gururla sunarım.
Güneş Ergüden