Faaliyet Adı: Emler-Karasay-Eznevit Traversi
Bölge: Güney Aladağlar
Ekip: Nice Uysal, Rauf Pınarbaşı, Hatice Mutlu
Yazan: Nice Uysal
Tarih: 13.06.2010
Rauf’u dağa gitmek için ikna ettikten sonra rotamıza karar verdik: Sokullupınarda ilk kamp,Kayacık Başında yapılacak bivak, Emler Batı Sırtı, Çelikbuyduranda yapılacak olan ikinci bivak ve ardından da Kızılkayayı deneyip kamp yerine geri dönüş. Biletlerimizi ayın 13 ü için, akşam saat 22:00’da çıkmak üzere aldık. Niğde İnan’ın biletlerinde genel bir indirim yaptığını bilmeden, daha önceki Kaldı faaliyetinde yanan biletlerimizi telafi etmek için bir jest yaptığını söyleyen Yavuz Bey’e inanarak biletlerimizi İnan’dan aldık. Fakat gerçeği öğrenmemizle, bir daha Niğde İnanla seyahat etmemeye söz vermelerle beraber işte yine yoldayız. Niğdeye vardıktan sonra kahvaltı ve alışveriş faslını tamamladıktansonra 11:00 da kalkan Çamardı servisine bindik. Minibüste yanımızda duran benzin şişesinden sızdıran benzin yüzünden yolcuların geçirdiği ufak bir boğulma tehlikesi dışında oldukça sorunsuzdu. Benzin kokusunun, arkada uyuklayan masum bir amcanın şapkasından geldiğini düşünerek şapkayı dışarı atmaya karar vermeleri de işin eğlenceli yanıydı.
Üçümüzün de talihsiz bir biçimde uyuya kalması yüzünden inmemiz gereken Demirkazık köprüsünü kaçırıp Çamardı köyüne kadar gittik. Salim Abinin damadının kebapçısında kendimize öğle yemeği için bir şeyler yaptırdıktan sonra tekrar servise binip Demirkazık köprüsüne geri döndük. Sokullupınardaki kamp yerine iki saate ulaştık. Kampımızı kurduktan sonra ilk günümüzü muhabbet yemek ve dinlenceyle geçirdik.
Salı sabahı keyifli bir kahvaltının ardından 10:30 da yola çıktık. Narpuz vadisinin önünden geçip yükselmeye başladık. Saat 18:00 de Kayacıkbaşındaki bivak yerinde bivaklarımıza kurulmuştuk. Daha dinlenmeye, yemek yapmaya su ısıtmaya fırsat bulamadan hava bozmaya başladı. Bütün gün bir açık bir kapalı, kararsız bir ruh hali sergileyen hava, bu sefer Demirkazık’ın zirvesinden adana yönüne doğru yaklaşan bulutlarla bizi ıslatmaya oldukça kararlı görünüyordu. Kısa sürede sağanak üstümüze boşalmaya başladı. Şimşekler de cabası: her ne kadar Rauf çarpılmayacağımızdan son derece emin olsa da sağolsun bizim gönül rahatlığımız için kazma kramponu bivak alanından uzaklaştırdı. Oldukça uzun süren yağmur, bivakların ve dolayısıyla bizim sırılsıklam ıslanmamıza yol açtı. Yağmur dindiğinde saat 24:00’ı geçiyordu. Fırtınanın ardından sert bir rüzgar esmeye başladı. Ve bunu tulumlardan çıkıp kurumamız için güzel bir fırsat olarak gören Rauf’a bir süre deliymiş gibi baktıktan sonra başka çaremiz olmadığını anladık. Makul bir miktarda kuruduğumuza kanaat getirdikten sonra uyku tulumlarını kurutma işini Rauf’a paslayıp kendimizi yemek yapmaya verdik. Herşey bittiğinde saat 03:00’ü geçiyordu. Yarı nemli ve bol rüzgarlı bir gecenin ardından sabah planladığımız saatte kalkamadık. Kahvaltıdan sonra güneşin altında biraz daha kuruma bahanesiyle yayılmamızla, Emler’e doğru harekete koyulmamız yine 12:00’i bulmuştu. Yol ağırlıklı olarak dik çarşaklardan yan geçişle ve slep kayalarda yukarı doğru tırmanışla geçti. Hava genelde kapalıydı ama neyse ki artık yağmur bırakmıyordu. Uygun gördüğümüz bir yerden sırta bağlanıp yolun son kısmında sırttan ilerledik. Rahat bir tempoyla 17:00 gibi zirveye varmıştık. Zirvede bir süre oyalandıktan sonra klasik rotadan ikinci bivak yerimiz olan Çelikbuyduran’ a indik. Bir saat sonra yine bivaklarımızdaydık. Bu sefer oldukça rüzgarlı ama her şeye rağmen açık bir gece bizi bekliyordu.
Ertesi sabah erken kalkmak için acele etmeyip 12:00’ye doğru ayaklandık. Mola taşına doğru bir süre alçaldıktan sonra bele çıkan ayrıma gelince, çantalarımızı bırakıp, gerekli malzemeleri yanımıza aldık, kramponları giyip bele doğru yükselmeye başladık. Bele çıkan yamaç boyunca orta sertlikte güzel bir kar vardı. Saat tam 12:20 de yamacın tepesindeydik. Kızılkaya için yorgun olduğumuza karar verip rotayı Karasay-Eznevit yönüne çevirdik. Sırasıyla Karasay, Eznevit yalancı zirve ve Eznevit zirvelerini yaparak bele geri döndük.
Kar kulvarından aynen aşağıya inerek çantalarımızı aldık ve karayalak vadisinden kamp yerine doğru yola koyulduk. Akşam kamp yerine vardığımızda saat 19:30’a geliyordu. Güzel bir yemek yiyip erkenden uyuduk.
Ertesi sabah 09:00 da kampı toplayıp Demirkazık köprüsüne geri yürüdük. Otobüs saati gelinceye kadar Rauf bize bir Niğde turu yaptırdı ve saat altıda tekrar Niğde İnan’la İstanbula dönüyorduk.