Duyurular
Anasayfa » Faaliyet Raporları » 2018 » Çınarcık Eğitim Faaliyeti 2018

Çınarcık Eğitim Faaliyeti 2018

Çınarcık Eğitim Faaliyeti 2018

Tarih: 30-11/2 -12 2018

Yer: Delmece Yaylası/Çınarcık/Yalova

Ekip: 63 başlangıç / gelişim üyeleri, eğitmenler, YDK üyeleri

Yazan: Nurcan Öztürk/ Başlangıç

Çadır grubu: Betül Yılmaz / Eslem Sandıkçı

30 Kasım 2018 Cuma:

Çadır grubumla günler öncesinden hazırlıklara başlamıştık. Önceden arkadaş olduğumuz için aynı çadırda kalmak istedik, bu yüzden bir arkadaşımızdan çadır alıp çantalarımızın yükü eşitlensin diye poller ve tenteleri ayırdık. Faaliyete başlayacağımız gün eksik olan şeyleri de tamamlayıp çantalarımızı hazırladık. Teorik eğitimlerde anlatıldığı gibi çantalarımızı yerleştirdik. 21.15’te Davutpaşa Kampüsü A kapısından otobüse bindik. Yıldız Kampüsü ve Göztepe Köprüsü’nden arkadaşları aldıktan sonra yolculuğumuz başladı.

 

1 Aralık 2018 Cumartesi:

Feribottan indikten sonra yürüyüşe başlayacağımız yere kadar otobüste uyuma şansımız oldu. Gece 02.00 sularında otobüslerimizden indik, dışarıda yağmur yağıyordu. Eğitmenimiz 15 dk içinde yürüyüş için tek sıra olmamızı söyledi. Jumbo boy çöp poşetleriyle birbirimize tozluk yaptık. Arkadaşım Betül ve ben çantalarımıza çöp poşeti geçirdik. Çadır ve ocak teslimleri yapıldı. Geç kalarak tüm başlangıç grubu sıraya geçmişti. Sağ baştan sayarak 63 kişi olduğumuzu teyit ettik. Eğitmenimiz yürüyüşe üşür pozisyonda başlamamız gerektiğini söyledi. Yürüyüş kuralları hatırlatıldı, yürüyüş boyunca konuşmamamız gerektiği ve kafa lambalarımızın kolay ulaşabileceğimiz yerde olması söylendi. Asfalt yoldan yürüyüşe başladık. Bir süre sonra tuvalet ihtiyacımızı karşılamamız, bir şeyler yememiz için ilk molamızı verdik. Tekrardan kafa lambalarımız kapalı olarak yürüyüşe başladık. Gözümüz karanlığa alışana kadar biraz zorlandık. Gidiş yolumuzda düzenli aralıklarla sıcak bir şeyler içmek için mola verdik. İyi bir termosumuz olmadığı için ilk molamızda evde ısıtıp koyduğumuz sularımız ılıklaşmıştı. Arkadaşlarımızla biraz su içip bisküvi yedik. Gece boyunca yağmur devam etti. Toprak ve yapraklar epey kayganlaşmıştı. Eğitimlerde belirtilmesine rağmen baton almamıştık, bu bizi epey zorladı. Bazı arkadaşlar odunları baton niyetine kullandı fakat alabilecekseniz mutlaka baton almanızı öneririm. Yağmur dolayısıyla bazı yerlerde su taşların üstünden şiddetli bir biçimde akıyordu. Kulüpten arkadaşların yardımıyla geçtik ve ayaklarımız suya girdiği için ıslandı. Tozlukları olan arkadaşlar bu konuda şanslıydı çünkü tozluk çöp poşetine nazaran suyun ayakkabıdan içeri girmesini engelliyor ve daha konforlu bir yürüyüş yapmanızı sağlıyor. Gün ağardığında hızımızı da arttırdık. Çardakların olduğu bir yerde mola verdik, yine sıcak bir şeyler içmemiz gerektiği söylendi. Mola bittikten sonra yürüyüşe başladık. Bir sudan geçmemiz gerekiyordu. Normalde sızıntı şeklinde akan suyun yağmur dolasıyla baya şiddetli aktığı söylendi. Eğitmenler tutunmamız için ip gerdirdiler, bu ipten tutunarak geçtik. Su bileklerimizden yukarıya kadar geliyordu, bazı arkadaşlar düşme tehlikesi yaşadılar. Suyu geçtikten sonra çoraplarımızı çıkarıp sıktık. Burada tozlukları olanların bile çoğunun ayakları ıslanmıştı. Tozlukların da bazen işe yaramadığını gördük. Islanan ayaklarımıza bakarak su geçirmez sağlam bir botun hayalini kurduk. Bazı arkadaşlar ayaklarından çıkardıkları çöp poşetlerini etrafta bırakmıştı, bu konuda uyarıldık.

 

Yukarılara çıktıkça karın yağmış olduğunu gördük. Arkadaşlarımla birlikte bunu tahmin etmediğimizden ve hava durumunda sadece Çınarcık’a baktığımızdan dolayı şaşırdık. Tekrar asfalt yola çıkmıştık. Burada, aşağıda çöplerini bırakan arkadaşların çöplerini toplamak için kulüpten bir üye geride kalmıştı, onu bekledik. Aşağıda bırakılan çöpler başlangıç arasında paylaştırılarak taşındı. Yukarı tarafta sisten dolayı görüş alanı epey düşmüştü. 11.00 civarında kamp yapacağımız yere ulaşmıştık. Son yarım saatlik yolculuk ayaklarımın ıslanması ve bacaklarımın yorulmasıyla benim için kötü geçti. Kamp alanına vardığımızda tekrar sağ baştan sayarak 15 dk’lık tuvalet molası verdik. Belirlenen tuvalet alanı bizlere gösterildi ve kamp alanımızın yakınında yer alan camiden su alabileceğimiz söylendi. Geç kalarak sıraya geçtik ve iki gruba ayrıldık. Çadır kurma ve ocak yakma eğitimleri aldık. 

 

 

Eğitimler bitince çadırlarımızı grid düzende kurmamız gerektiği söylendi. Kendimiz için yer ayarlamaya başladık. Yerdeki karları ezdik. Çadırımızı kurmaya başladığımızda başlangıç grubundan bir arkadaşın yanlış yönlendirmesiyle çadırımızı dışarı taşıdık ve polleri yanlış yerden geçirdik. Grid düzen dışında kalınca, çadırımızı dış tarafa kurmak zorunda kaldık, epeyce üşümüş ve sinirlenmiştik. Gelişim grubundan arkadaşlar çadırımızın 3 mevsim çadır olduğunu söylediler, iç taraftaki çadırlarla yer değiştirmek istediğimizde kazıklarını çaktıkları için başlangıç grubundaki arkadaşlarımız istemediler. Böylelikle kötü ve yanlış bir çadırla kaldık, gelişim grubundan arkadaşlar halimize acımış olacak ki çadırı tekrardan kurmamıza yardım ettiler.

 

Çadırları kurduktan sonra klüpten arkadaşlar gelip ıslak üstlerimizi değiştirip sıcak bir şeyler yememizi ve 16.00’da eğitim için tek sıraya geçmemizi söylediler. Çadırımız kötü olduğu için çantalarımızı içeri aldık, iç tenteye değmemesine özen göstererek dışarıdan gelen rüzgara karşı koruması için dizdik. Biz kolay pişmesi için noodle almıştık, ilk onu pişirip yedik. Çay yaptık ve ısınmak için tulumlarımızda bekledik. Islanan ayakkabılarımızı poşetle giyerek saat 16.00’da tek sıradaydık. İki gruba ayrılıp çanta yerleştirme ve fırtınalı havada çadır kurma eğitimi aldık. 18.00’de çadırlarımızda düğüm eğitimi alacağımız söylendi. Eğitmen sayısı az olduğu için 3 çadır birleştirilmişti, en büyük çadırda toplandık ve eğitmenimiz geldi. Biz Ballıkayalar kampına katılmadığımız için yardımcı ipimiz yoktu, eğitmenimiz iplerimizi verdi. Açık sekizli, kapalı sekizli, yarım kazık, tam kazık, balıkçı, pursik, perlon, camadan düğümleri atmayı öğrendik. 22:00 mutlak sessizlik saati olarak belirlendi. Arkadaşlarımla önce bir çorba içtik sonra gelişimden bir arkadaşın uyarısıyla bulgur yapıp yedik. İhtiyaçlarımızı giderdikten sonra daha önceki faaliyet raporlarında okuduğumuz için gece yürüyüşü için çantalarımızı düzenledik. Arkadaşım Eslem ve ben sıcak bir şeyler içtik, Betül pet şişeye sıcak suyu doldurup ayaklarını ısıtması için tulumun içine koydu. 22.00’da uyumak için hazırdık.

 

2 Aralık 2018 Pazar:

 Gece 01.50 sıralarında eğitmenimizin “başlangıç grubu çadır hariç tüm kamp yüküyle 15 dk içinde hazır ol” sesiyle uyandık. Tulumlarımızı ve matlarımızı alıp ayaklarımıza poşet geçirerek sıraya geçtik. Tüm grubun sırada hazır olmasını bekledik, 15 dk’yı geçmiştik. Bazı arkadaşlar çöp poşetlerini çadırın dışında bırakmışlardı ve oradaki köpekler çöpleri dağıtmıştı. Eğitmenlerimiz çöplerimizi dışarda bırakmamamız gerektiğini, bunun için ceza alacağımızı söylediler. Yürüyüş sırasında dereden geçerken çoğumuzun ayağı ıslandığı için ve bazı arkadaşlarımız bu durumda yürüyemeyeceği için gece yürüyüşünün iptal edildiği söylendi. 09.00’da yürüyüş için hazır olmamız gerektiğini söylediler. Eşyalarımızı çıkararak tekrar çadırlarımıza girdik, ısınmak için sıcak bir şeyler içip bir şeyler yedik. Alarmlarımızı 07.15’e kurarak uyuduk. Sabah kalkıp ihtiyaçlarımızı giderdik, kahvaltı yapıp sıcak bir şeyler içtik. En son çadırımızı toparlayıp çantamızı yerleştirip sıraya geçtik. Başlangıç grubu olarak biraz geç kaldık. Eğitmenimiz tam anlamıyla hazırlanamadığımızı söyledi ve 5 dk içinde çadırlarımızı kurup tulumlarımız içine girmemiz gerektiğini söyledi. Tulumlarımız içine girdiğimizde hala çadır kuranların olduğunu gördük. Tentemizi tam sabitlemeyi unutmuştuk, gelişimden arkadaşların kontrol edip uyarmasıyla düzelttik. Eğitmenimiz 5 dk içinde her şeyi toplayarak tek sıraya geçmemizi söyledi. Başlangıç grubu olarak birbirimize toparlanma konusunda ve çadırları grid düzene uygun kurma konusunda yardım ettik. Eğitmenimizin verdiği süreyi yakalamak ve ileride karşılaşacağımız kötü havalarda 2 dk gibi sürelerde çadırımızı kurmamız gerektiği için çadır kurup toplama eğitimini birkaç kez tekrarladık. Grup olarak bayağı hızlanmıştık, en son toplanma için eğitmenimizden 5 dk istedik ve 4 dk içinde hepimiz toplanıp sıraya geçmiştik. Eğitmenimiz bu sürenin yeterli olmadığını ve hızlanmamız gerektiğini söyledi. Kamp yaptığımız yerde fazlalık olduğumuz ve çöplerimizi atıklarımızı burada bırakmamızın buraya ne şekilde zarar vereceği hatırlatılarak mıntıka temizliğine çıktık. 15 dk içinde yürüyüş için hazır olmamız söylendi. Bazı arkadaşlar sigara molasına çıktığı için grup olarak tam vaktinde sırada olamadık, bu yüzden ve gece dışarıya bırakılan çöpler yüzünden dönüş yürüyüşünde ceza olarak mola vermeyeceğimiz söylendi. Sabah üşüyerek geçtiğimiz sırada çadır kurup toplamakla ve azda olsa güneşin çıkmasıyla üşüyen ayaklarımız ve vücudumuz ısındı. 11.20’de yürüyüşe başladık, kendini yavaş hissedenlerin öne geçmesi söylendi. Ben ve arkadaşlarım da ön sıralara doğru ilerledik. 15 dk yürüdükten sonra çeşmeden su doldurmamıza izin verildi. Dönüş yolunda tekrar suya girmememiz için eğitmenlerimiz rotayı değiştirdiler. 2 saatlik bir süre asfalttan devam ettikten sonra tekrar ormanın içine girdik, aşağı doğru inerken geri dönmemiz söylendi. Eğitmenimiz rotayı karıştırmıştı. Rota saptanana kadar yiyecek molası verdik. Yağmur yağmadığı ve gündüz vakti döndüğümüz için kendimizi gidişe göre daha iyi hissediyorduk. Yağmurdan ıslanmış toprak, yosunlaşmış taşlar, kurumuş yapraklar, türlü türlü ağaçların kokusunu içimize çekerek yürüyüşümüze devam ettik. 17.30 civarında yürüyüşe ilk başladığımızda mola verdiğimiz yere döndük. Burada faaliyet toplantısı yapacağımız söylendi.

 

 

Faaliyet boyunca bizim eksik gördüğümüz yerler konuşuldu sormak isteğimiz soruları sorduk, eğitmenimiz başlangıç grubu olarak yaptığımız hataları söyledi, gruptaki bazı arkadaşlarımızın emir verir biçimde konuşmasının yanlış olduğunu başlangıç grubu olarak hepimizin aynı pozisyonda olduğunu ve buna uygun şekilde davranmamız gerektiğini söyledi. Karşılıklı geri dönüşleri alarak toplantımızı bitirdik ve otobüslere doğru yürüyüşümüze başladık. Kafa lambalarını açmamamız konusunda edilen itirazlar üzerine 2000’den beri YDK üyesi olan eğitmenimiz yürüdüğümüz yolun Rumlardan kalma yaklaşık 1000 yıllık bir patika olduğunu (katır yolu). Son zamanlarda madencilerin yüzünden biraz zarar gördüğünü ve kulübümüzün bizi tehlikeye atacak bir duruma sokmayacağını hiçbir ücret talep etmeden bizlere eğitim verdiğini, eleştirilerimizi bunları göz önünde bulundurarak yapmamız gerektiğini bize hatırlattı. 4 saat boyunca bize arkadaşlık eden köpek de bizi bıraktı ve biz de 18.30 gibi otobüslere ulaştık. Yarım saatlik ihtiyaç molası verildi. Oradaki küçük bakkaldan dönüş için bir şeyler aldık ve otobüsümüze bindik. 22.15’te Davutpaşa’da otobüsten inip faaliyetimizi bitirmiş olduk.

Tavsiyeler:

  • Alabilecekseniz mutlaka baton almanızı öneririm.
  • Tozluk alın derim, ben almadığım için çok pişman oldum. En azından ayaklarım daha geç ıslanabilirdi. Yoksa jumbo boy çöp poşeti de iş görüyor.
  • Çantanın yan ceplerine, şapkasına kuruyemiş bisküvi gibi atıştırmalıklarınızı koyun. Hem daha kolay ulaşırsınız hem de uzun süren yürüyüş boyunca 15 dk’lık molalarda bir şeyler yemek hakikaten çok iyi geliyor.
  • İyi bir termosunuz olsun. Biz gece bu yüzden bayağı üşüdük. Eğitimlerde de söylendiği gibi sıcak bir şeyler içmek insanı gerçekten çok iyi ısıtıyor.
  • Kıyafetlerinizi mutlaka poşetleyin. Yanınıza bolca yedek çorap alın.😊
  • Eğitmenlerimizin söylediklerini can kulağıyla dinlemenizi öneririm.
  • Grup olarak bir karar aldığınızda gruptaki herkesin bundan haberdar olması gerektiğini unutmayın.

Bize bu faaliyeti sağladığı için Ytüdak’a ve eğitmenlerimize teşekkür ederim.

 

 

ÇINARCIK EĞİTİM FAALİYET 2018

Tarih: 30 Kasım- 2 Aralık 2018

Yer: Delmece Yaylası, Çınarcık, Yalova

Ekip: 63 Başlangıç/ 7 gelişim / 3 eğitmen / 1 YDK

Yazan: Gaye N. Koyuncu / Başlangıç

Faaliyet Öncesi :

Faaliyetten önce geçmiş yıllara ait raporları inceleme fırsatı bulabilmiştim. Karanlıkta ciddi mesafeler yürüneceğini ve (başlangıç grubu için) havanın soğuması açısından önemli sayılabilecek bir irtifada kamp yapılacağını bu sayede biliyordum. Ballıkayalar kampında çok az bir mesafe yüründüğü halde zorlandığımı hissetmiştim. Uzun zamandır çok hafif tempoda ve oldukça aksatarak spor yapıyordum. Kondüsyona ihtiyaç olacağını düşünerek Ballıkayalar kampından sonra antreman yapmaya bir miktar daha özen gösterdim. 2 haftada çok bir etki alamayacağımı tahmin ediyordum. Ancak ‘Başlamak da motivasyon kaynağı olur.’ deyip olabildiğince hazırlanmaya çalıştım.

Faaliyetten önceki ders gününde, çadır ekibimizle toplanarak yemek ve ortak yükler konusunda bir liste hazırladık. Çadır ekibimiz 4 kişilikti ve bu durum yükleri dağıtmamızı oldukça kolaylaştırdı. Öncelikle otobüsten inip, tekrar otobüse binene kadar yapılması planlanan eğitimleri, boş zamanları ve yürüyüşleri (yine önceki raporlardan edindiğimiz bilgiler çerçevesinde, öngörü olarak) listeledik. 2 kahvaltı ve bir akşam yemeğini çadırda ortak olarak yapabilecektik. Bunlarla ilgili herkesin yiyebildiği yiyeceklerden bir menü oluşturduk ve malzeme listesi çıkardık. Yürüyüş esnasında tüketeceğimiz yiyecekler, su, ortak tüketemediğimiz yiyecekler (ekmek, peynir) ile ilgili herkesin kendi sorumluluğunda olmasına karar verdik.

Şekil 1, Yemek programı ve ortak yükler listesi

 

Faaliyetten önceki günlerde çadır ekibi olarak birçok kez yazışarak malzeme, ekipman ve diğer konularda birbirimize yardımcı olmaya çalıştık. Ara ara hava durumunu kontrol edip, çadır ekibiyle paylaşıyordum. Bu şekilde, birbirini hiç tanımayan insanlar olarak kaynaşmış da olduk

Faaliyet Esnasında :

Tüm çadır ekibi, Yıldız’dan kalkan araca biniyorduk. Ancak ekibin bir kısmı önce gelip ilk araca yerleştiğinden, sonra gelenler diğer araca yerleşmek durumunda kaldı ve çadır ekibi olarak ilk kez feribotta görüşebildik. Araçlar 22.15 civarında küçük bir gecikmeyle Yıldız’dan kalkmıştı. Yolculuğun yaklaşık 1 saatlik bir kısmı geçmişti.

Feribottan sonraki yolda, saatin de ilerlemesiyle bir miktar uyuma fırsatı bulabildim. Uyandığımda Çınarcık içindeki ilçe jandarmanın önünde bekliyorduk. Eğitmenler tarafından jandarmaya tc kimlik numaralarımız veriliyordu. Burada uzunca bir süre prosedürlerin gerçekleşmesini bekledik. Tekrar yola çıktıktan kısa bir süre sonra ise saat 3.00 civarında yürümeye başlayacağımız noktaya gelmiştik. Araçlardan çantaları alıp, içinden yağmurluklarımızı ve kafa lambalarımızı çıkardık, tozluklarımızı taktık. Yağmur sözde çiseliyordu ancak yine de ciddi miktarda ıslandığımızı söyleyebilirim. Bu sırada çantalara yağmurlukları geçirip, tozluğu olmayan arkadaşlarımıza poşet ve banttan tozluk yapma konusunda yardımcı olmaya başladık. Herkes hazır olup, sıraya geçilince sayı kontrolü yapıldı. Yürüyüşe ‘63 başlangıç’ olarak başlıyorduk. Eğitmenler tarafından, yavaş yürüdüğünü düşünenlerin öne geçmesi konusunda duyuru yapıldı. Çadır arkadaşımla önceden yeterince kondüsyonumuz olmadığı konusunu konuşmuştuk, bu sebeple grubun ön sıralarına doğru geçtik. Kafa lambalarını kapatalım uyarısının ardından yürüyüşe başladık.

Önce 40 dakika kadar asfalt yoldan yürüdük. Burada 15 dakikalık küçük bir mola verildi. Termosumdaki sıcak sudan çay yapıp, sandviçimin bir kısmını yedim. Tekrar yola çıktığımızda( yaklaşık 4.00) ise gerçek anlamda yürüyüşe başlamıştık. Sadece ay ışığında, ormanın içindeki su yolu denilebilecek bir patikadan, dalları ve çalıları aralayarak ve sürekli yokuş yukarı yürüyorduk. Zaman zaman çok güçlü akan bir su sesi gürül gürül duyuluyordu. İlk etapta, daha önce böyle bir ortamda bulunmamış olmanın verdiği çekinceyle oldukça tedirgin hissettiğimi söyleyebilirim. Gözüm karanlığa alıştıkça, ağaç dallarının silüetlerini görmeye başladım. Biraz daha rahatlamıştım, yürüyüş daha keyifli hale gelmeye başlamıştı. Yine de yokuş yukarı kaygan yaprakların üzerinde gidiyor olmak zorluyordu. Düşmemek için olabildiğince bastığım yeri hissetmeye çalışıyordum. Bu şekilde 60-80 dakikada bir 15 dakikalık molalar vererek ilerledik.

Gittiğimiz yerin her iki kenarında da ağaçlar var ise kafa ışıklarımız kapalı olarak ilerliyorduk. Fakat bir kenarı uçurum olan kısımlardan geçerken sağa yanaşalım uyarısıyla birlikte kafa lambalarımızı açabileceğimiz söyleniyordu. Bu kısımlarda yerin çok kaygan ve bir tarafın uçurum olması nedeniyle hepimiz oldukça tedirgindik. Gelişim grubundaki arkadaşlar bu noktalarda bizlere çok yardımcı oldu. Ara ara batonları daha verimli kullanmamız gerektiği konusunda uyarılarda bulundular. Herhangi bir sıkıntılı durum yaşanmadan bu bölgeleri de geçebildik.

Yol boyunca birçok patikada hafif akan bir suyun üzerinden yürüdük. Birçok yer ise birkaç gündür devam eden yağmurdan dolayı balçık durumundaydı. Bir iki noktada su geçişi yaptık. Burada kayaların üzerine basarak ilerliyorduk ya da suyun en sığ olduğu noktadan gidiyorduk. Fakat asıl su geçişini birkaç saat sonra göreceğimizi hiçbirimiz tahmin etmiyorduk.

Hava aydınlanmaya başlarken, asfalt yola çıkmıştık. Erikli tesislerine ait tabelalar dikkatimi çekmişti. Asfalt üzerinde 1 saat kadar yürüdükten sonra, bu tesislerden birinin bahçesinde 15 dakikalık mola verdik. Hafiften midem bulandığından, arada verilen molalarda sadece sıcak sıvı almıştım ve bir iki fındık yemiştim. Bu süreçte bir sürü enerji harcamış olduğumuzdan, bu molada sandviçimin geriye kalanını ve ufak tefek atıştırmalıklarımı hevesle tükettim.

Şekil 2, Erikli bölgesindek su geçişi (alıntıdır.)

Tekrar yürüyüşe başladık; bu noktaya kadar ayakkabımda hafif bir serinlik hissediyordum. Yürüyüş güzergahında ise debili akan bir su geçişi vardı. Eğitmenler ve gelişim arkadaşlar; ağaçtan ağaca ip bağlayarak, tutanabileceğimiz bir yüzey oluşturdular. Bu ipe tutunarak ve kayalara basarak karşıdan karşıya geçmeye çalıştık. Su, birçoğumuzun tozluk boyunun bile üzerine geçip pantolonlarımıza kadar ıslatmıştı. Artık ayakkabılarımızın içinde küçük birer havuz vardı. Tüm gecenin yorgunluğuyla da birleşince bu noktadan sonrası hiç kolay olmayacaktı.

Tüm başlangıç ekibi suyun diğer tarafına geçince, su tabanından yukarıya doğru yokuş yukarı ve balçık bir yolda yürümeye başladık. Yolda önce yaprakların üzerinde bölgesel olarak buzlanmalar gördük. İrtifa aldıkça ise bembeyaz bir örtüyle karşılaşmaya başladık. Kar muhtemelen yeni yağmıştı ve dalların üzeri, yerler, çevredeki kayalıklar tam anlamıyla bembeyaz ve dokunulmamıştı. Asfalt yolda molasız olarak 1,5 saate yakın yürüdük. Bu yol üstünde ara ara uyuyakalacağımı hissetmeye başladığımı hatırlıyorum. Sanıyorum benimle benzer durumda olan arkadaşlar da vardı ki, tek sıra halinde yürürken arada sıradan ayrılıp birkaç saniye sonra sıraya geri dönüyorlardı:) Asfalt yol, bizi kamp alanımız olan Delmece Yaylası’na kadar götürdü.

Kamp alanında ilk olarak 2 gruba ayrıldık. (saat yaklaşık 10.30) Her gruba çadır kurma ve toplama eğitimleri verildi. Hemen arkasından ocak kullanımı ve jetboil anlatıldı. Bu faaliyette çadırların içinde ocak yakmayacağımız konusunda uyarıldık. Tuvalet alanı, temiz su kaynağı ve sigara alanı belirlendi. Bölgede sis olduğundan, kamp alanından ayrılırken mutlaka bir arkadaşımıza haber vermemiz konusuna değinildi. Hemen arkasından çadırlarımızı kurmaya başladık. Nispeten iyi markalara ait güvenilir çadırları çeperlere, diğer çadırları ortaya alacak şekilde grid düzende çadırlarımızı kurduk. Saat 16.00’ya kadar boş zaman olarak tanımlandı, sonrasında eğitimler olacaktı. Bu süreye kadar kahvaltımızı yapıp biraz uyuyabiliriz diye düşünüyorduk. Öncelikle çadırın içine yerleştik, 4 kişi olmamız hareket alanımızı oldukça daraltıyordu.

Şekil 3, Delmece yaylasındaki kamp alanı (alıntıdır.)

Mümkün olduğunca ıslak kıyafetlerimizi (özellikle çorap ve pantolonlarımızı) değiştirdik ve kurutmaya çalıştık. Kahvaltımızı yapıp çayımızı içtikten sonra alarm kurup yattık.

Saat 16.00’da tüm başlangıç ekibi olarak tekrar sıraya geçip, eğitimlerle ilgili yapılan açıklamaları dinledik. Eğitimler 2 çadır ekibinin tek çadırda toplanması ve bir eğitmen/gelişimin iştirakiyle yapılacaktı. Ballıkayalar kampında yapılan düğüm eğitimi tekrarlanacaktı. 8 kişinin çadır içinde toplanması gerçekten enteresan bir deneyim oldu. Eğitim boyunca çadırın ısısını 40 dereceye yaklaştırmış olabiliriz. Hacimsel olarak ise tam bir kimin eli kimin cebinde belli olmama durumu yaşandı. Çoğunluk Ballıkayalar kampına katılmış olduğundan ve katılmayan arkadaşların da öncesinden düğümlere aşina olmasından dolayı eğitim çok kısa sürdü. Diğer ekipleri beklerken sohbet muhabbetle çok keyifli zaman geçirdik.

Şekil 4, kamp yemeğimiz

Eğitim sonunda yeniden sıradaydık.  Mutlak sessizlik saati olarak 22.00 belirlendi. Sabah 09.00’da yürüyüşe hazır şekilde sırada olacaktık. Dağılıp akşam yemeği için hazırlıklara başladık. Bizim menümüz bulgur pilavı ve tarhana çorbası şeklindeydi. Önceden soğan, salça ve biberleri kavurup kampta minumum eforla bulgur pilavı yapabileceğimizi düşünmüştük, işe yaradığını söyleyebilirim. Yemekten sonra, 21.20 gibi hızlıca tulumlarımıza girip yattığımız yerden sohbet ederek uyumaya çalıştık.

Gece 2.00 civarında yerden gelen makine gürültüsü gibi bir ses ile uyandım, hafif bir sarsıntı başlamıştı. Benimle birlikte birkaç kişinin daha uyandığını duydum. Kamptan bir gün önce Çınarcık merkezli 4 şiddetinde deprem olmuştu. Sanırım o depremin artçılarından biriydi. Şehre geldikten sonra kontrol ettiğimde o saatlerde Yalova merkezli 3.4 şiddetinde bir deprem kaydedildiğini gördüm. ‘Yere bu kadar yakın uyuyunca depremin sesini bile duymak mümkün olabiliyormuş’ diye düşünerek tekrar uyumaya çalıştım. Ancak tulumun içindeki sıcak su torbası artık soğumuştu, tulumum da iyi bir ürün sayılmazdı. Üşümeye başladıkça uykum daha da açıldı.

2.30 civarında ‘başlangıç kalk’ sesiyle uyandırıldık. 15 dakika içinde çadır hariç tüm kamp yüküyle sırada olmamız isteniyordu. Önceden, gece uyandırılacağımızı tahmin ettiğimizden çantalarımızı büyük oranda toplamıştık. Ancak yine de uyku tulumlarını, matı ve ortalıktaki diğer eşyaları alıp çadırdan çıkmamız epeyce zaman aldı. Fakat en kötüsü sırılsıklam ayakkabılarımızı ve çoraplarımızı giymekti diyebilirim. Süreyi tüm başlangıç ekibi olarak aştık. Herkes sıraya gelince, eğitmenimiz tarafından açıklamalarda bulunuldu. Normalde son su geçişinin 1 karış suda olması gerekiyorken hesaplanamayan bir şekilde suyun diz boyun kadar çıktığını bu sebeple herkesin ciddi ıslandığını söyledi. Normalde bir gece yürüyüşü yapmamız gerektiği ama ıslak ayakkabılarımız nedeniyle bunun iptal edildiği açıkladı. Bu anlayışlı tutum, Ytudak’taki eğitim anlayışının sadece fiziksel boyutuyla ele alınmadığını ve birçok dernek veya kulüpteki gibi ego/inat üzerine ilerlenmediğini göstermesi açısından önemli bir noktaydı. Her koşula rağmen ısrarla gece yürüyüşünü diretmek yerine, ‘gece yürüyüşü zaten yapılır… nasılsa yine yaparız’ denilip ayakkabılarımızın ve çoraplarımızın kuruması için çadırlarımıza gönderildik.

Çadır ekibi olarak hepimiz gece üşümüştük. Yedek kıyafetlerimizi matın üzerine serip, uyku tulumunu onların üzerine serdik. Sıcak su torbaları için bir kez daha su kaynattık, olabildiğince yakın uyumaya çalıştık. Sadece ıslak çoraplarımızı tuluma aldık. Üzerimize folyodan acil durum battaniyesi attık. Tüm bunların etkisiyle gecenin geriye kalanında kısmen daha konforlu olarak uyuduk diyebilirim.

Saat 7.00 civarı uyandık. Kahvaltımızı yaptık. 2’şer yumurta kaynatıp, peynir, ekmek ve tahin-pekmez tüpüyle birlikte sağlam bir kahvaltı ettik. Geldiğimiz yoldan geri döneceğimizi ve yine sudan geçerek ıslanacağımızı düşünüyorduk. Teorik eğitimlerde birkaç kez, ‘ Dağda başınıza gelebilecek tatsız durumlardan biri de ıslanmak olur.’ Denilmişti. Hava aşırı soğuk olmamasına rağmen bunun ne kadar doğru olduğunu hepimiz deneyimliyorduk.

Şekil 5, çadır kur/kaldır eğitimlerinden (alıntıdır.)

Saat 9.00 civarında, bir iki dakikalık gecikmeyle, tüm başlangıç kamp yüküyle hazır olarak sırada bekliyorduk. Eğitimin bir parçası olarak burada, belirli süreler verilerek çadır kurup kaldırmamız istendi. İlk istenen hamle: çadır kurup, tulum içine girmemizdi. Bu, bütün çantaların tekrar açılması, poller ve tenteler olarak bölüşülen çadırın kurulup, matların serilmesi ve ayakkabılarımızı çıkarıp uyku tulumuna girmemiz anlamına geliyordu. Üstelik kısıtlı bir süre vardı. Gelişimdeki arkadaşlar tarafından çadıra gelindi, kontrol edildik. Sonrasında yine kamp yüküyle hazır olacak şekilde sıraya geçtik. Verilen zamanın üzerinde bir sürede bu egzersizi bitirdik. Ardından birçok kez daha çadır kur/kaldır eğitimi yapıldı. Kolay kurulan bir çadırımız olduğundan ve kalabalık bir çadır ekibi olduğumuzdan genelde kendi çadırımızı bitirip verilen süreye yetişebilmeleri için diğer arkadaşlarımıza yardıma gidiyorduk. Ama yine de başlangıç ekibi olarak birçok egzersizde istenen süreleri yakalayamadık.

Çevre temizliği de yapıldıktan sonra, son olarak sıraya geçtiğimizde ise saat 11.30 olmuştu. Artık yürüyüşe hazırdık. Uzunca bir süre asfalt yoldan yürüdük, ardından patikaya geçtik. Yorulan arkadaşlarımız ara ara sıra arkasından önüne doğru geçiyordu. Molasız (1 kez 5 dakikalık bir su molası verilmişti.) saat 14.00e kadar yürüdük. Gelirken geçtiğimiz su geçişinden kaçınacak şekilde bir dönüş yolu planlanmıştı. Farklı bir rotadan dönüyorduk. Şuan anladığım kadarıyla, bir noktadan sonra ise geldiğimiz rotaya bağlanarak yola devam etmemiz hedeflenmişti. Bu geldiğimiz rotaya bağlanma kısmında orman içinde yanlış patikayı takip ettiğimiz farkedildi. Patikada aynı yoldan bir miktar geri dönmemiz gerekiyordu. Ön sıralardaydım ve zaten çok eğimli ve kaygan bir yeri inmiştik. Aynı yerden yukarı çıkarken çok fazla zorlandım, sürekli kayıyordum, birçok noktada gelişimdeki arkadaşlar yardımcı oldular. Motivasyonumu en çok kaybettiğim zamanın bu patikayı inerken/çıkarken yaşadığım zaman olduğunu söyleyebilirim. Doğru patikayı bulduğumuzda, 15 dakikalık bir mola verildi. Son kalan yiyeceklerimizden atıştırıp yola devam ettik. Geldiğimiz patikayı bulduğumuzda herşey çok daha kolaydı.

 

Şekil 6, Dönüş yolunda gps ile alınan veriler (alıntıdır.)

16.30 civarında patikayı bitirmiş ve asfalt yola inmiştik. Burada kısa bir mola verildi. Ardından faaliyet toplantısı yapılarak bizim görüşlerimiz/ eğitmenlerin görüşleri konuşuldu. Araçlara binmek üzere asfalt yoldan 40 dakika kadar yürüyüp çantalarımızı otobüslere bıraktık. Köy kahvesine gidip çay içtik ve yarım saat kadar dinlendik. 18.45’te araçlar İstanbul’a gelmek üzere yola çıktı. Yorgunluğun da etkisiyle dönüş yolunun çoğunu uyuyarak geçirdik. Tüm fiziksel zorlanmalarımıza rağmen, gerek çadır ekibiyle kaynaşmış olmanın sağladığı keyifli sohbetler sayesinde, gerek eğitmen/gelişimin gösterdiği yapıcı tavırla, gerek karşılaştığımız güzel manzaralarla; zor olduğunu düşündüğümüz bu faaliyeti tamamlamış olmak büyük keyifti. Bir kez daha insanın birçok koşula nasıl uyum sağlayabildiğini, yapamam dediğini yapabildiğini deneyimlemiş olduk.

 

 

 

 

 

Vulnerability Scanner