Konu: Alpinizm’in Sonu Mu?*
– Artık Alpinizm diye bir şey yok!
– Bak sen?
– Elbette, bitti işte! Alpinizm günümüzde para ve organizasyon sorunundan başka bir şey değildir.
– Örneğin zengin ve organize bir ihtiyarın Eiger´in kuzey yüzüne tırmanabileceğine gerçekten inanıyor musun?
– Belki bir ihtiyarın değil, ama yeteri kadar sağlıklı ve iki veya üç bin kere ayni hareketi yenileyebilecek kadar zeki bir insanin evet…
– Hangi hareketmiş bu?
– Çok basit bir hareket: Hiç jumar diye bir şeyden bahsedildiğini duydunuz mu?
– Evet, evet sabit bir hat üzerinde tırmanabilmeni sağlayan elle tutulabilecek kadar bir metal parçası: Çıkarken ip üzerinde kayar ve aşaği doğru çekildiği zaman sıkışır. Çok dahice.
– Gerçekten de çok dahice; çünkü zirveden doğru gelen bir sabit hat, Eiger´in kuzey yüzünü çıkmaktan zevk alan veya çıkmakla ilgilenen kişilere bu imkanı sağlamak için yeterli olacaktır. Bir çift ‘jumar’ ve haydi bakalım. Ayni anda bir ayağınızı ve kolunuzu kaldırın, otuz santim çıktınız. Bu işlemi diğer ayagınızla yenileyin ve gerisi ayni…
– Oh! Bu kadar da basit değil, bu korkunç yorucu bir şey…
– Acele etmemek yeterli olacaktır.
– Ve heyecan verici. Kendinizi bir ipin ucunda, beş veya altı yüz metre boşluğun üzerinde sallanırken görebiliyor musunuz?
– Ben? Hayır? Bu beni ilgilendirmiyor. Serbest tırmanışı tercih ederim. Bu en azından sizin dediğiniz gibi ipin ucunda sallanmamı engeller.
– Ve şayet ilerleyemezseniz?
– Çok zorluysa, kendi kendime benden daha kuvvetli veya daha kurnaz biri belki bir gün başarır diyerek geri dönerim. Ana ipler üzerinde kendimi çekerek bir rotanın tırmanışını yapmak mi; hayır teşekkür ederim.
– Bunlar klasik Himalaya tekniklerinin Alpler´e uyarlanmasından başka bir şey değildir.
– Ben daha çok Alpinist tekniklerin Himalaya tipi problemlere uyarlanmasını tercih ederim.
– Yani siz Himalayalar´daki stile karşı mısınız?
– Bu bana yol silindirini hatırlatıyor.
– Siz bana bir alpinistin bütün ekipmanını sırt çantasında taşıyarak Everest´e tırmanabileceğine gerçekten inanıyor musunuz?
– İyi de bu ipleri yerine koymak için birilerinin bu tırmanışı yapması gerekli değil mi?
– Şüphesiz. Ama şeye izin varsa bunun özgürlüğü nerede?
– Bu sizin ahlak anlayışınız. Herkesin kendine göre bir ahlak anlayışı var. Ahlakin bununla bir ilgisi yok. Bütün herkes, önemli bir ekip ve malzeme toplayabilecek kadar para yatırabiliyorsa, zirveden doğru gelen bir çizgi çekerek, yeni bir rota, ideal bir rota açabilir.
– Comici, ideal bir rotayı zirveden bırakılan bir su damlasının izlediği bir yolla karşılaştırmıştı.
– Biliyorum; ama Comici, kayalığın zayıf noktalarını kullanıyordu ve onun kullandığı sikkeler namuslu sikkelerdi.
– Nasıl yani? Namussuz sikkelerde mi var?
– Elbette! Onlara ‘bolt’ diyorlar. Teknik ise bir mutfak dolabını beton duvara sabitlerken kullandığının aynısı: Duvara bir delik, bir dübel, iyi bir vida. Bununla her yerden geçebilirsiniz. Bonatti bile bu aşırılığın getirdiği çöküşten bahsetmişti.
– Abartıyorsunuz.
– Hayır, abartmıyorum. 1966´da Eiger´in kuzey yüzünde olanlara bakin. Üstesinden gelebilmek için her şeyi yaptılar. Üç ekip yaklaşık on metre ilerledikten sonra sıcak otellerine iniyorlar; sonra geri dönüyorlardı. Böylece isin devamını taze adamlara bırakıyorlardı. Sonuçta 1600 metre sabit hat, 500 sikke ki, 3 metreye ortalama bir tane düşüyordu ve 30 günlük iş… Siz buna Alpinizm mi diyorsunuz? Bir gazeteci bundan ‘duvarcılık’ olarak bahsetmişti.
– Amma çarpıttınız! Biliyorsunuz bu sadece basit bir formalite.
– Doğru, biraz çarpıttım; ama siz de yadsıyamazsınız ki bu tırmanış gayet hantal ve kaba tekniklerle gerçekleştirilmişti. Birinci ekiptekiler ip hattını yüklerin taşınması ve diğer üyelerin ilerleyebilmesi için hazırlamışlardı.
– Neden olasın?
– Bu çok saçma!
– Bana bunun imkansız olduğunu ispatladığınız zaman, yapay tırmanışı kabul edeceğim. Şimdilik reddediyorum.
– Siz bir geri kafalısınız.
– Ve siz de gerilemektesiniz.
*Les Alpinistes isimli kitaptan 96´ yılında Emre Bengisu´nun yaptığı ve YTÜDAK BÜLTENİ´nde yayımlanmış çeviridir. Dijital ortama Mehtap Arslan tarafından aktarılmıştır.