TARİH : 31 Ağustos 2015
EKİP : Yusuf Berk Bilgiç, Yavuz Gültekin
ALT EKİP : Onur Kiraz
MALZEMELER : 50m çift ip, Takoz Set, Yaylı Takoz Set, Uzun-Kısa ekspresler, 3 sikke, 2 çekiç, 2 kişilik bivak, ilkyardım çantası, kişisel malzemeler
YAZAN : Yavuz Gültekin
Faaliyet Planlaması:
2014-2015 Ytüdak Başlangıç Grubu’nun kış Aladağlar eğitim faaliyeti (Ocak 2015) yolculuğunda yine bir Demirkazık panoraması ve Yusuf’dan gelen fikir : ‘Kuzeybatı Sırtı, ne dersin ?’ Tabi daha çok erkendi benim için ama ‘boyumu aşmazsa neden olmasın ?’ diyorum. Antrenmanlar da o sıra devam ediyordu. Sonrasında gelen Geyikbayırı ve diğer dağ faaliyetleri motivasyonu oldukça iyi tutuyordu. Bu faaliyet neredeyse 7-8 ay öncesinde planlanmış olsa da, çok sonrası için düşünülen sırt – duvar rotaları bu motivasyon ve antrenman sayesinde daha erken tarihlere planlanmaya başlandı. Beşparmak Sivrisi Kuzeybatı Duvarı tırmanışı mesela…
28 Ağustos, Dipsiz Göl kampına yaklaşırken hava durumundan ötürü önceliği Beşparmak Sivrisi’ne vermeye karar verdik. 29-30 Ağustos Onur, Yusuf ve ben tırmanıyoruz. Bivağa kalış ve kısmen yorgun başladığımız ‘Rest Day’. Sıra bu tırmanışa geliyor. Hadi bakalım…
31 Ağustos 2015
Önceki günü iyice dinlenmeye ayırmıştık. Öyle de oldu diyebiliriz. Kamp da kulübün gelmesiyle kalabalık olmuştu. Çaylar, kahveler vs. derken hızlı bir akşam geçiyor. Malzemeler ve çanta hazırlanıp yatışa geçiliyor (30 Ağustos).
Sabah 04:30 gibi uyandık. Kahvaltımızı yapıp çadır grubu olarak kamptan ayrıldık. Malzeme dolu çantayı Onur taşıyor. Hava açık ve önceki güne göre daha sıcak diyebiliriz. Kuzeydoğu sırtını hemen geçip kuzey duvarını karşımıza alınca hava ufaktan aydınlanmaya başladı. İlerlerken tabi sıkça BDK kuzey duvarıyla kesişiyoruz. Kendisiyle şöyle bir selamlaşıp daha sonra görüşmek üzere sırta doğru ilerlemeye devam ediyoruz. 45 – 50 dk. Süren yürüyüşün ardından artık Onur’dan çantayı alıyorum. Onu kampa, o da bizi tırmanışa uğurluyor. Sağolsun.
Saat 06:10
Sırta girmeye başladık. Gözümüze rahat gelen etaplardan yükseldik fakat dikkatli geçilmesi gereken boşluklu etaplar var. Yan geçişler ve rahat etapların ardından kulvara geliyoruz. Yer yer krampon izlerine rasgeliyoruz. Kulvar bitiminde ipe gireceğimiz kısımdayız artık.
Hat zaten burada kendini gayet belli ediyor. Hava açık ama önceki günlerden yine endişe de yok değil. Hızlı (ama dikkatli) olmak yine ilk hedef. Hattı şöyle bir yokluyorum. Önceki tırmanışta sıklıkla Yusuf ve Onur’u, tabi beraberinde rotaların derecelerine göre(Bir geleneksel dağ rotası için) genel durumunu gözlemlemiştim. Yusuf’un hızlı olmak için haklı endişesiyle tekrar bakınıyorum ve şu ilk ip boyunu gideyim diyorum. İlk ip boyu, zaten spor tırmanış derecemize göre oldukça rahat(III +, IV-). Hattı yoklayınca da belli bu. Yine de temkinli yaklaşmak ve hızlı karar vermek önemliydi. Önceki gün 11 ip boyu artçı tırmandım fakat malum, geleneksel tırmanışta ilk lider tecrübem söz konusu.
İstasyon almayıp ilk etapta iyi bir – iki malzeme atıp rahat ve sağlam kayada yükseliyorum. Hafif dikleşen bacamsı etaplar da rahat ki hemen başlarında iyi emniyet imkanı oluyor. Az malzeme kullandığımı söyleyebiliriz. Hızlı bir şekilde Onur’dan ve raporlardan öğrendiğimiz sikkelerin birine geliyorum. İlk etapta bahsedilen sikkeler olduğundan emin olamıyorum. 2 metre kadar üstünde bir tane daha. Rahat setlere çakılmışlar. 2 İp boylu rota zaten ve ilk ip için erken olduğunu düşünsem de Yusuf’a soruyorum. Onun da aklında ilk ipin 45 – 50 m. Civarlarında olduğu kalmış. Henüz ipi yeni yarıladığımı ve devam etmemi öneriyor. Hala rahat etaplar var zaten. Oraları geçerken keyif alsam da kısmen III+ olmadığını düşündüğüm etaplar geçiyorum. Açıkçası oyalanmamaya fazla odaklanmışım ki Yusuf da yüksel dedikçe ben gidiyorum. Sağlam kayada bazen sabit sikkeler bazen de kendi attığım malzemelerle yükselmek tırmanışıma keyif katıyor. Ama ipin fazlaca sürtmesi ve artık derecesini sorgulamaya başlamam ‘bir yanlışlık mı var’ dedirtmeye başlıyor. İstasyon için karar verdiğimiz setimsi yer de tam bir hayal kırıklığı. Üst kısmı emniyetin neredeyse olmadığı yüzey etap ama sol üstü rahat görünüyor. Bunun için de yan geçiş lazım! Yusuf’a da not geçip ip durumunu öğreniyorum. ‘Biraz daha devam’ diyoruz. 1 metre kadar sol çapraz yükselip bir sabit sikkeye geliyorum. Bence sağlam değil, çokça da yıpranmış. Klip yapıyorum. Yan geçeceğim kaya bloğu göbekli, boşluğu da hoş değil Sağ el için kısmen rahat bel hizasında tutamak, kafa hizamda ise sikkede ekspres. Fazlaca üşüyen ve kısmen hissizleşen ellerim tutamakta güven vermiyor. Bir-iki kez denedim. Biraz sert ama çok da keyifli bir problem. Göbekli bu kısım da hafiften itiyor. Düşme durumunda güvenmediğim sikke, boşluk hissi vs vs… Riske atmayıp güvenmediğim sikkedeki ekspresten ufak yapay denge alıp yan geçişi yapıyorum. Burayı geçerken ben: ‘Burası da artık III+ ise, üstü kalsın abi!’. Buradan sonra dik ama rahat tutamaklı kısım başlıyor. Önce ipi çekip rahatlatıp, sonrasında yükseldim. 2 metre bile yükselemeden dik etapta ip bitti. Yusuf biraz yükselip bana ip veriyor ve ben istasyon için sikke çakıyorum. Uygun malzemem de kalmamıştı zaten. Çok da düşünmediğim ama tahmin ettiğim şey oluyor. Askı istasyon alıp hazırlanırken Yusuf, Onur’un anonsunu cevaplıyor : ‘Abi sanırım Yavuz ikinci ip boyunda ve kilidi de geçti’ (V+)… Ve hemen sol üstümde kalan prusikli sikkelerin olduğu sert etap da rotanın ikiye ayrılan sol kısmıymış. Neyse ki sıkıntı yaşamadan askı istasyonda Yusuf yanıma geliyor. Durumu değerlendirip her şey yolunda diyoruz. İlk ip boyu uzun tutulunca, haliyle Yusuf gelirken yoruluyor. Ben de iyice üşümüştüm. 2-3 metrenin ardından rahat olduğu belli olan bu etabı da gidip rahat bir sette iki takozdan istasyon alıyorum. İkinci ip boyunu da bu şekilde kısa tutup bitirmiş olduk (25 – 30 m civarlarında). Sonra 10 dakika kadar mola. Ayakkabıları değişip serbest yükseliyoruz. Kata ile daha rahat geçilir burası fakat. Yer yer boşluklu kısımları da var. Burayı da geçtikten sonra Peck kulvarına ineceğimiz babaya geliyoruz ve döşenmiş perlonlarla inişe başlıyoruz.
Ardından Batı zirvesine doğru kulvar içinde yükselirken bu sayede kulvarı da incelemiş, kuru halini görmüş oluyoruz. Krampon izleri arada yardımcı oluyor yön bulmamız konusunda. 12 civarlarında zirveye varıyoruz (12:05). Manzara muhteşem. Nihayet Demirkazık. Tebrikleşiyoruz. Deftere notumuzu düşüp dinleniyoruz.
35 dakika dinlendikten sonra inişte sıra. İlk sikkeyi es geçip külahtan serbest inmeye başladık. 2. , 3., ve 4. Sikkeleri iple indikten sonra doğu çarşağındayız. Söylendiği kadar berbatmış buranın inişi. Doğu duvarını da selamlayıp kurumuş mevsimlik gölden kampa geçiyoruz. Dönüp baktığımızda bir çırpıda tırmanmışız gibi geliyordu. Hava da bozmamış, gayet güzeldi. Onur’da hızlı olduğumuzu söyleyip tebrik ediyor. Yemek yiyip dinlenmeye koyuluyoruz. 2 tırmanış da tamam, keyifler mis…
Ertesi gün Onur ve Yusuf şehre dönüyor ve ben de Başlangıç Grubu’nun eğitimine katılıyorum. Kulüple beraber sonrasında şehre dönüyorum (2 Eylül).
Rota yorumu: Rehber kitaplardan ve tırmanan arkadaşlarımızdan övgüsünü aldığımız bu rota, bizler için de bunu sağlıyor. Kayası ve emniyeti sağlam ama kilit etap tercihi önemli olan bu rotada, serbest geçilen etaplarda da güzel tırmanma hissi hakim. Serbest geçilen etaplarda yön kestirimi de önemli. Yanlış tercih durumunda çokça zaman kaybedilebilir.
Tırmanış dolu bir hafta geride kalıyor. Hedefler tamam. Şimdilik…
Teşekkürler Onur, Yusuf. Teşekkürler YTÜDAK.
Tırmanışla kalın !