Rota: Geyve 600
Bölge: Orta Kule Sektör, Geyve, Sakarya
Rota uzunluğu: ~ 90 m.
İp boyları / Derece: 1. İp boyu = 35 m. V+2. İp boyu = 30 m. lV+3. İp boyu = 25 m. lV+
Tırmanış Stili: Geleneksel
Tarih: 04.05.2019
Ekip: Mahmut Oflaz, Cansu Çakır, Esin Şimşek
Malzeme Listesi: 2×60 yarım ip + 1 set YYKM* + 1 set takoz + 3 nutkey
12 ekspres set + kilitli karabinalarMuhtelif sikkeler + çekiç (Kullanılmadı)Yardımcı ipler + perlonlarKişisel koruyucu ekipmanlar + emniyet aletleri1 ilkyardım çantası + 1 malzeme çantası
Tırmanış Süresi: ~ 5 sa.
Yazan: Esin Şimşek
Gelişim grubuna yönelik verilen geleneksel tırmanış eğitiminden hemen sonra mümkün olduğunca çok tırmanış gerçekleştirmek istiyordum ama düşüncelerim kadar hızlı şekilde faaliyete geçemedim. Başlangıç grubuna yönelik Geyve kaya tırmanış eğitim faaliyetiyle birlikte yeni planlar yeşertecektim ki Cansu’nun da teklifiyle ilk kıvılcım çakmış oldu: “Bu sefer olacak!”. Artık benim için ayrı bir spor dalı sayılabilecek “Çalışma hayatı ve Dağcılık” maratonunda kan ter içerisinde koştururken, faaliyetimizi planlamak için bir araya gelemedik. Seviyemize uygun olması nedeniyle Geyve 600; alternatif olarak da “Ucuz ve Neşeli” rotası değerlendirmemizdeydi. İlk ip boyu sonrasında kaya yapısı daha sağlam diye bahsedilen Geyve 600 rotasını tercih ettik vee Cansu’nun ifadesiyle; “İnsanın istemediği kaya burnunun dibinde bitermiş.”. En azından benim için durum ilerleyen saatlerde tamamen bu şekilde gelişecekti.
1. İP BOYU (Mahmut, V+, 35 m.)
Rotanın başlangıcına karar verdikten sonra Mahmut ilk ip boyunu lider tırmanacak kişi olarak hazırlanıp 16:00 gibi tırmanışına başlıyor, emniyetinde Cansu var. Ben de karışan ipi açmak, çanta getirmek gibi işleri kolaylayacak şeyler peşindeyim. Biraz yükseldikten sonra sağda sağlam bir çatlağa cam atarak yükseliyor ve rahat bir sete çıkıyor. Rotada çok fazla çalı olduğundan malzeme atabilmek için önce güzelce temizlemek gerekiyor. 2 metre kadar yükseldikten sonra ince bir çatlağa mikro cam atarak devam ediyor. Bu kısımda el ve ayaklar görece rahat. Rotanın başı malzeme açısından daha çok ince çatlaklarda mikro takoz ve cam kullanımına müsade ediyor. Çürük görünen kaya etabından önce mikro takoz atarak geçiyor ve sonrasında da sağlam bir 2 numara cam yerleştiriyor. Kocaman bir dalın rotayı böldüğü noktada daldan perlonla emniyet alarak hafif sağından dolanarak yükseliyor ve sol yukarıdaki sağlam görünen çatlağa cam yerleştiriyor. Bu ip boyunun en konforsuz geçişi dallar yüzünden burasıydı diyebilirim. Buradan çok az daha yükselerek solda küçük bir setin üzerinde 2 mikro cam ile istasyon kuruyor ve sağdaki daldan back-up alıyor. “İstasyondayım!” demesiyle birlikte hazırlanmaya başlıyoruz. Artçı olarak önce ben başladım. Biraz mesafe bıraktıktan sonra da peşimden Cansu tırmanmaya başladı. Bir ara yokladığım her kayanın sallanması nedeniyle Cansu’nun rahat durduğu bir noktada ben geçene kadar beklemesi gerekmişti. Mahmut’un yerleştirdiği malzemeleri inceleyerek bir taraftan da “Vay be!” diye düşüne düşüne istasyona vardım. Neredeyse bir tarafımıza kaçan dallara rağmen ilk ip boyu keyifli bir tırmanışla tamamlandı. Cansu’yu beklerken manzaranın tadını çıkardım ve meşhur boşluk hissiyle tanıştım.
2. İP BOYU (Cansu, lV+, 30 m.)
Herkes istasyona vardığında malzemeleri bir araya topladık ve değişimini yaptık. 17:30’da Cansu 2. ip boyunu lider tırmanmaya başlarken, emniyetini de Mahmut alıyordu. Hava da bu sırada baya serinlemiş beklerken bir hayli üşütür kıvama gelmişti. Cansu “İstasyondayım!” dedikten sonra hazırlandık ve ilk olarak Mahmut tırmandı. Taş düşme ihtimaline karşı kayaya yakın şekilde Mahmut’un varmasını bekledim. İstasyonu topladım ve tırmanmaya başladım. Yine bol ağaçlı dallı bir yol izleyerek dalların arasında, sıkışa-çizile yükselip istasyona vardık. Devamını Cansu’nun kaleminden okuyabilirsiniz.
3. İP BOYU (Esin, lV+, 25 m.)
2. ip boyunu bitirip istasyona girdikten sonra lider gideceğim ip boyu ile göz göze geldiğimiz ilk an! Dik yükselen bir ip boyu hayal ederken tam önümde duran dümdüz bir yüzey ve olası rotaların ya çok sağdan ya da çok soldan bana göz kırpmaları. Deneyimsizliğimin verdiği yetkiye dayanarak kısa süreli bir beyin resetlenmesi yaşadım. Rotanın soldan gittiğini okuduğum halde, bulunduğumuz noktaya göre soldaki sırtın çok dışarıda durması kafalarda soru işaretine sebep oldu. (Tabii her şey bittikten sonra zaten rotaya normale göre daha sağdan başlamış olmamızın da etkisi büyük.) Değerlendirmek için rehbere baktığımızda Geyve 600 ile hemen solumuzdaki Cassin rotasının son ip boyları birlikte çizilmediği için sol sırttan giden kısmın Geyve 600’e ait olmadığı sonucuna vardık. Sağdaki çatlaktan ilerlemeye karar verdiğimizde saat 20:00’ye geliyordu. Böylece yalnızca tek bir yan geçiş hamlesinden sonra keyifli giden sol rota tırmanışına da bilinçsizce veda etmiş oldum. İstasyon da bu sırada yukarıdaki rahat setin üstündeki kayaya taşındı. Doğru rotada olmadığım ihtimali; saatin geç olması ve bir de sağlam beklerken çürük kayayla karşılaşmak, ilk lider deneyimimde bu kadar çok değişkenle başbaşa kalmak beni tedirgin etti. Sağdan yükselmeden önce solumda kalan bir çatlağa cam yerleştirdim. Sonrasında bacamsı bir yerden yükselerek daha da sağa kaymış oldum. Tırmanışım sırasında hiç fiziksel zorluk çekmememe rağmen kendimi planda olmayan şartların içinde bulmak zihinsel olarak yorulmama neden oldu. Pratiğimi artırmak amacıyla her yere malzeme döşemek istiyordum ki tuttuğum kaya elimde kaldıkça, vurduğum yerden içi boş ses geldikçe bir çok malzemeyi atmış olmak için atmak durumunda kaldım. İp boyunun sonuna doğru ipteki sürtünmenin etkisiyle, ipteki ağırlık belime biri asılıyor gibiydi. Bu noktada son attığım malzemenin sebep olduğu sürtünmeyi azaltmak için perlonla uzatmayı düşündüm ancak saatime baktığımda bir an önce istasyonu kurmam gerektiği sonucuna vardım. Yine de en doğru kararı alma endişesi ile geri tırmanıp ipi rahatlatmak, çürük kayada malzeme atmak ya da malzemesiz devam etmek arasında muhakeme ederken en çok zamanı burada kaybettim. Teorik eğitimlerimiz sırasında anlatılan bu durumla da tanışmış oldum. Kafa lambamı yanıma almıştım ancak kaskıma takmak yerine çantada bırakmıştım. Bu hatamı fark etmemle birlikte hava kararmadan istasyonu kurmuş olmak öncelik kazandı ve son etabı malzeme atmadan yükseldim. Rotayı tamamladığımda bir diğer resetlendiğim an rotayı bitirip koca bir sete çıkıp malzeme atacağım her yer ayaklarımın altında kalınca gerçekleşti. Yaklaşık 3-4 metre ilerideki kaya yüzeyine ilerlemek yerine artçıların geleceği yönde son tırmandığım yüzeye istasyon kurmaya karar verdim. Tırmanış boyunca karşılaştığım çürük yapı, istasyon için malzeme atacağım kayayı seçmemdeki güvenimi kırdığını fark ettim. İlk defa tek başıma kurduğum istasyona oturacak ve artçıların emniyetini alacaktım. Kafamdaki endişeleri durdurup sadece en iyisini yapmaya çalış diye telkin ettiğimi hatırlıyorum. Doğal bir emniyet noktası olarak kayaya perlonu geçirdim ve sağlam bulduğum bir çatlağa mikro cam attım. Daha içeride sağda sağlam duran bir çatlağa 4 numara cam yerleştirdim bunu da back-up olarak tuttum. Yükümü verdikten sonra ipin boşunu almaya başladım ve bu kısım sanırım son sınavımdı. Sanki Mahmut’la Cansu ipe asılıyormuş gibi, sürtünmeden dolayı ipin boşunu almak çok yorucuydu. Bu sırada artık hava kararmıştı. Tamamlandıktan sonra başlayabileceklerini haber verdim ve kısa süre sonra ikisi de yanımdaydı. Hızlıca yukarıdaki rahat sete çıktık istasyon ve malzemeleri toparladık. Bu sırada saat 20:40’tı.
İNİŞ
İniş için klasik rotayı kullandık. Cansu kafa lambasını yanına almadığı için ortamıza alarak onun için de ışık sağladık. Yürüyüş sırasında kafa lambamın aydınlattığı her cm karede çeşitli böcekler görerek ve samimi anlar yaşayarak yorgun bir entomolog** misali kamp alanına varmanın hayaliyle yürüyüşe devam ettim. Bir sürü duyguyu aynı anda hissetmenin etkisiyle yüz ifademin eblekleştiğini ve içime kaçtığımı hissedebiliyordum.
Bana bu tırmanış imkanını sağladığı için kulübüm YTÜDAK’a, tırmanış partnerlerim Cansu ve Mahmut’a, deneyimlerini paylaştıkları ve destekleri için tüm eğitmenlerime teşekkür ediyorum.
Tırmanışla kalın!
Yazan: Cansu Çakır
Esin ile beraber geleneksel tırmanmayı öncelerinde de planlamış fakat bir türlü fırsat bulamamıştık. Faaliyete birkaç gün kala okul duvarında antrenman sırasında tekrardan sözleştik. İş seyahati sebebiyle Esin Geyve aracına ancak yetişecekti, o yüzden planlamaları telefon üzerinden yaptık. “Ucuz ve Neşeli” rotasını da düşünüyorduk fakat geçmiş raporları okuyunca rotadaki çürük kaya yapısından dolayı “Geyve 600” de karar kıldık. İnsanın istemediği kaya burnunun dibinde bitermiş. 4 Mayıs öğleden sonra yolumuza koyulduk.
Kamptan ayrılmadan önce son bir kez rehberden rotayı inceledik. Mahmut rotanın fotoğrafını da çekti ve rehber kitabını taşımadan çantaları hazırlayıp Orta Kule’ye doğru yürümeye başladık. Kafa lambamın ışığı bitmek üzere olduğundan yanıma almamıştım, ihtiyacımız olmaz diye de düşünüyorduk. Saat 16.00 civarı ağaçlık bir alandan tırmanışa geçtik.
1.İp boyu (V+, 35m)
Mahmut bir ağaca perlon bağlarken Esin ile ben etrafta Cam atacak çatlak aradık. Sağlam çatlak bulamayınca ilk istasyonu sadece ağaçtan emniyet alarak kurduk. İlk ip boyunu Mahmut gitti. Ben emniyet alırken Esin de dağılan ipi toparlayıp aşağıda unuttuğumuz çantayı getirdi. Mahmut birkaç metre yükseldikten sonra tamamen görüş alanımızdan çıkmıştı. “İstasyondayım!” sesini duyduktan sonra hemen ipten çıkıp hazırlanmaya başladık. Artçı olarak ilk Esin gitti, ardından da ben geldim. Oldukça dik bir yüzeyden gidiyordu. Bir yerde düştüm ama nasıl oldu hiç hatırlamıyorum, birkaç cm aşağıda şans eseri kendi kendime durdum. Neyse ki istasyona yük binmedi, çantamız pek hafif sayılmazdı. İstasyonda malzemeleri toparlamaya başlamıştık. Öylesine kafamı çevirip aşağı bakayım dedim ki hemen geri çevirmem gerekti: “Yüksekten korkuyormuşum!”
2. İp Boyu (IV+, 30m)
2. İp boyunu ben tırmanacaktım. Hayatın yükünden daha ağır olan çekici kemerin arkasına takarken yaşadığım ufak çaplı bir hüzün, birkaç saniye sonra ise tırmanıyor olacağımın verdiği sevinçle yükselmeye başladım.
Yükselir yükselmez malzeme atacak yer aradım fakat kayayı beğenemedim. Birkaç yere bakındıktan sonra ise “Olduğu kadar” felsefesiyle bir Cam attım. 1-2 metrede bir malzeme attığımı farkedip aklımda ufak çaplı bir planlama yaptım ve daha az sıklıkta malzeme kullanmaya çalıştım. Sağdaki bacamsı kayalığın içindeki ağaçlara doğru yöneldim. Yönelmeden önce istasyonun hizasındaki bir çatlakta takozu sağdan sola doğru yürütüp sıkıştırdım. Sağa yan geçişten sonra bacadaki ağaçla küçük bir savaş verip yükselmeye çalıştım. Ağaç, baca tekniğiyle yükselmeme engel oluyordu ve sağ yüzeyden geçmem gerekiyordu. Benim için rotanın en korkunç kısmı burada olmuştu. Yüksek ayak çekerek düz bir yüzeye çıkacaktım ve düz bir şekilde sete yükselmem gerekecekti. Hamleyi denemeden önce geri döndüm ve baca içindeki çatlağa 3 numara Cam attım. Sonrasında yüksek ayakla yükseldim ve “Mahmut, düşüyorum!” uyarısını verdim. Neyse ki düşmedim. 3. İp boyunun olduğu kaya çok barizdi. Oldukça pozitif yüzeyde yürüyüp hemen karşımdaki ağaca perlon bağladım. 2 tane de cam atıp istasyonu kurdum ve Esin ile Mahmut’u yanıma aldım. Biraz yukarıda kocaman set vardı fakat ipin boyunun yetmeyeceğinden endişe edip istasyonu aşağıda kurdum. O anın şaşkınlığıyla tüm ipi emniyet aletinden bacağıma toparladım. İpler bacağımdan düşünce ise toparlamakla vakit kaybetmemek adına ipi dağınık bir şekilde çektim. Bu da ikinci hatamdı.
3. İp boyu (IV+, 25m)
Bu ip boyunu da Esin lider tırmanacaktı. Rehberden ve raporlardan rotanın soldan gittiğini biliyorduk fakat çok zor gözüktüğünden tereddüt edip sağdan gittiğine karar verdik. Meğersem soldan tek bir yan geçiş hamlesi varmış. İstasyonu hemen yukarıdaki setteki kayaya taşıdık. Saat 19.30 civarı Esin tırmanışa başlamıştı. Sağdan yükselmeden önce bir emniyet malzemesi yerleştirdi. Hafif off-width tarzı bacadan yükselip görünürden kayboldu. Rota oldukça dolanıyordu ve birbirimizin sesini duymamız zorlaşmıştı. Setin üstü oldukça rüzgarlıydı. Yazın ortasında kış soğuğu gibiydi. Esin bizi çağırdığında hava artık kararmıştı ve kafa lambalarını takıp hızlıca tırmanmaya başladık. İstasyona varınca da hızlıca toparlanıp inişe geçtik. Kafa lambam olmadığından yolda birçok yerde tereddüt ettim ama Mahmut ile Esin yardımcı oldular. Böcekler ve yılanlar meydanlara çıktığından koşa koşa kampa döndük ve heyecan dolu bir tırmanış faaliyetini bitirmiş olduk.
Tırmanış partnerlerim Esin ile Mahmut’a, kulübümüz YTÜDAK’a desteklerinden ötürü sonsuz teşekkür ederim.