Tarih : 23– 26 Kasım 2019
Yer : Sivridağ, Geyikbayırı / Antalya
Ekip : 8 gelişim, gelişim üstü ve eğitmenler
Yazan : Eslem Sandıkçı / Gelişim
Faaliyet Öncesi :
Gelişim grubu olarak 3 çadıra ayrıldık. Yemekleri 2 çadır yani 5 kişi ortak yemeye karar verdik. Müsait olduğumuz için erzak alışverişini Betül ile birlikte yaptık. Tüm ekip havaalanında buluştuk. Tırmanış malzemelerini duffle çantalara koyduk ve ortak yük olarak saydırdık. İlk geleneksel tırmanışımızı gerçekleştireceğimizin heyecanıyla 20 dk rötarla uçağa bindik. Uçaktan inince bizi bekleyen servise geçtik. Yol üzerinde bir yerde yemek yedik ve oradaki marketten eksiklerimizi tamamladık. Tekrardan araca bindik ve saat 1.49’da Gedeler Köyü’ne ulaştık. Yaklaşık yarım saat süren yürüyüşün ardından kamp alanına ulaştık. Sabah 9.00’da 2’şerli gruplara ayrılıp tırmanışa hazır bir şekilde sırada olmamız istendi. Saat 3.10 gibi çadırları kurup yattık.
23 Kasım Cumartesi :
Erkenden kalkıp kahvaltımızı yaptıktan sonra grupları belirledik. Sefa ile tırmanacaktık, ilk olarak o lider ben artçı gidecektim. Her grupta birer set cam, takoz, ekspres, kilitli, nutkey, çekiç ve 2*yarım ip olacak şekilde malzemeleri bölüştük. Yaklaşık 10 dk’lık bir yürüyüşün ardından Kalebodur Sektör’e ulaştık. Burada eğitmenimiz Ali istasyon kurmayı, artçı almayı ve ip yönetimini tekrardan anlattı.
Geleneksel tırmanış simülasyonu yapacaktık yani ek olarak top-rope ipimiz olacaktı. Bizim için 3 rota açmışlardı. Bir lider, bir artçı ve top-rope emniyeti için bir kişi olmak üzere 3 kişilik gruplar oluşturduk. Seçtiğimiz rotaya Sefa lider olarak girdi, ardından da ben sırt çantamla artçı olarak çıkıp Sefa’nın kurduğu istasyona girdim. Üstten eğitmenler kurduğumuz istasyonu kontrol ediyorlardı. İndikten sonra yağmur çiselemeye başladı neyse ki çok yağmadan durdu. Hemen yandaki rotaya lider girmek için hazırlandım. Rota bolca çatlaktan oluştuğu için gördüğüm her yere malzeme atmamak için kendimi zor tuttum. İstasyonu kurdum ve artçım İsmail’i yanıma aldım. Artçıyı yanımıza alırken ip kontrolünün zor ve çok önemli olduğunu anladım. İstasyonu toplayıp inişi gerçekleştirdikten sonra yağmur şiddetini arttırdı. Kamp alanına döndük . Yemek yiyip sıcak bir şeyler içtik. Yağmur iyice şiddetlendiği için eğitmenimiz günün değerlendirmesini en büyük çadırda toplaşıp yapma kararı aldı. Hep birlikte bir çadıra sığıştık, telsizlerden gelen sesleri dinlemeye başladık. O sırada iki ekip tırmanıştaydı. Yaşadıkları talihsizlikten dolayı rotada kalmışlar. Havanın kararması ve yağmurdan dolayı da oldukça zorlanmışlar. Kamp alanındaki eğitmenler de bizden kafa lambası, mont, ilk yardım çantası gibi malzemeler alıp yardım için yanlarına gittiler. Biz de beklerken onlar için yemek yapıp su kaynattık. 30-40 dk’ya kamp alanına sorunsuz bir şekilde döndüler. Durumun toplantısını yapıp çadırlara dağıldık. Bir çadır yoğun yağıştan dolayı su aldığı için sağlam çadırlara dağıldılar.
24 Kasım Pazar :
Saat 9.00’da 2’şerli gruplar oluşturduk, tırmanacağımız rotayı seçip malzemelerle hazır bir şekilde sıradaydık. Gökçe ile partner olduk ve ilk geleneksel rotamızı seçtik, Çekiç Kafa. 4 grup da eğitmen eşliğinde tırmanacaktı. Bizim eğitmenimiz Mahmut’tu. Rota 85 m uzunluğunda (V-,5-/R2) önce slab sonra bol çatlaklı şekilde devam ediyordu. Sektöre ulaşınca 10 dk içinde rotayı bulup tırmanışa hazır hale gelmemiz istendi.
İlk olarak ben lider çıktım. Uygun gördüğüm noktalara malzeme atarak istasyon kuracağım noktaya ulaştım. Güvenilir bir istasyon kurduktan sonra Gökçe ve Mahmut’u yanıma aldım. Mahmut attığım malzemeleri ve kurduğum istasyonu yorumladı.
2. İp boyunu Gökçe lider çıkacaktı. Malzemeleri aktardıktan sonra Gökçe’nin emniyetini almaya başladım. Gökçe rotayı bitirdikten sonra gördüğü ağaçla hemen bir istasyon kurup bizi yanına aldı.
İniş yapmak için 50 m sağdaki ağacı kullandık. Burada taş düşürme olasılığımız oldukça yüksek olduğu için dikkatli bir şekilde ip inişi yaptık. Hemen bir diğer rotamızı seçtik, Cesur Yürek. Bu rota 50 m uzunluğunda tek ip boylu bir rota(V, 5a/R1).Fakat pratik edinmek için iki ip boyuna böldük. İlk olarak Gökçe lider girdi, istasyon kurup bizi yanına aldı. Sonra ben lider devam ettim. Mahmut’un önceden dediği “Doğal noktaları kullanma, kendi malzemeni dene” sözünü hatırlayarak 2 cam 1 takozla istasyonu kurdum. Arkadaşlarımı da yanıma aldıktan sonra tekrar yandaki ağaçtan iniş yaptık. Kamp alanına döndük ve faaliyet toplantısı yaptık. Tırmanışta bize eşlik eden eğitmenlerimiz hatalarımızı ve eksiklerimizi belirtti. Ertesi gün saat 11.00 civarı oldukça yağışlı gözüktüğü için sabah erkenden toparlanıp şehre inme kararı aldık. Her çadır yemeğini yedikten sonra hep birlikte oturup sohbet ettik.
25 Kasım Pazartesi :
Beklenen yağmur erkenden bastırdı. Hızlıca çantaları ve çadırları toplayıp yola koyulduk. Herkes sırılsıklam oldu. Bizi bekleyen araca binip kulübümüzün üyelerinden Efkan’ın evine geçtik. Çantalarımızı ve malzemelerimizi buraya bıraktıktan sonra Geyikbayırı’na geçmek için hazırlandık. Yağmur devam ettiği için tek ıslanmayan sektöre, Mağara Sektörü’ne geçtik. Ekipçe birkaç rotayı denedikten sonra saat 17.00’ye doğru yola çıktık. Erken dönecek 4 kişi olarak kalan arkadaşlarımızın yüklerini azaltmak için 2’şer ip aldık, çantalarımızı toparlayıp hep beraber yemek yemeye geçtik. Ardından saat 21.05’teki uçak için otobüse binip havaalanına geçtik.
Oldukça keyifli ve eğitici bu faaliyet için bize zaman ayıran eğitmenlerimize, gelişim üstü arkadaşlarımıza ve kulübümüz YTÜDAK’a teşekkür ederim.
Tarih : 23-26 Kasım
Yer : Sivridağ / Antalya
Ekip : 8 Gelişim , gelişim üstü ve eğitmenler
Yazan : Sefa Sönmez / Gelişim
Uzun zamandır pratik eğitim almamış olmam sebebiyle bu eğitimi dört gözle bekliyordum. Aslında iki sene önce bu eğitimi almıştım fakat Ballı’da 16 metrelik “Tarih Öncesi” rotası dışında bir geleneksel tırmanış deneyimim olmadığından eğitimim ve bilgilerim tarih öncesinde kaldı demek yanlış olmaz sanıyorum. Sadece bir gün izin alabildiğim için hafta sonu ile birlikte eğitimin üç gününe katılabilecektim. Cansu, Eslem ve Betül’ün de son güne kalamayacağını öğrenince biletlerimizi pazartesi akşamına aldık. Cuma günü iş çıkışında aceleyle bireysel alışverişimi yaptım ve havalimanına gitmek üzere otobüse atladım. Havalimanında bagajlarımızı verdikten sonra; Cansu ve Mahmut’un geç kaldığını, bir ihtimal son dakika yetişeceklerini düşünerek boarding’e ilerlerken uçağın yarım saat rötar yaptığını öğrendik. Bu rötar sayesinde Mahmutlar da yetişti ve yolculuğumuz eksiksiz olarak başladı. İndikten sonra güzel bir yemek yedikten ve son eksiklerimizi aldıktan sonra kamp alanına devam ettik. 2 gibi çadırımızı kurduk ve sabah 9’da tüm tırmanış malzemeleri ile hazır olmak üzere tulumlarımıza girdik.
Sabah hızlı bir kahvaltının ardından, eğitim alacağımız Kalebodur Sektör’üne gittik. Burada Ali’nin verdiği eğitimin ardından geleneksel tırmanış simülasyonu yaptık.
Önceki eğitimimde tırmanış heyecanıyla malzeme atmayı önemsemeden hızlıca tırmandığım rotayı bu sefer her fırsatta malzeme atarak daha verimli olarak tırmandım. Artçımı yanıma alırken ip yönetimini ve reverso kullanmayı deneyimledim. Arada bir yağmur çiselemesi ve Selin ile Gökçe’nin hafif yağmurda tırmanışları ile hava kararmadan biraz önce eğitimi bitirip kamp alanına döndük. Tırmanışlarına öğleden sonra başlayan Mahmut-Cansu-Enes ve Yavuz-Ayberk ekipleri kampa döndüğümüzde henüz tırmanıştan dönmemişti. Yemekten sonra günün değerlendirmesini yapmak üzere sözleşerek çadırlarımıza geçtik. Yemek sırasında yağmur nedeniyle dışarı çıkamadık ve toplantıyı en büyük çadır olan bizim çadırda yapmaya karar verdik. Su aldığını fark ettiğimiz çadırımızda geceyi nasıl geçireceğimiz ve hepimizin bir çadıra nasıl sığacağı çadır grubumuzun -İbrahim, Selin, Bora ve benim- merak konusuydu. Toplantı öncesinde iki tırmanış ekibinin de ip inişi sırasında iplerinin sıkıştığını ve bir ekibe yardım gerektiğini öğrendik. Yardıma gidecek ekip ilk olarak Şükrü ve Ender’den oluşuyordu. İbrahim ve benim de gelmemi istemeleri ile dört kişi olarak gerekli tırmanış malzemeleri, sıcak sıvı ve ekipler için kuru kıyafetler eşliğinde harekete geçtik. Yavuzların rotasının altına geldiğimizde karanlıkta rota girişini tam olarak bulamadık. Daha sonra telsiz ile sorduğumuzda bulunduğumuz yerden ipsiz bir şekilde ilerlediklerini daha yukarıda ip açtıklarını öğrendik. Fakat önümüzdeki etabı karanlıkta ve ıslak kayada ipsiz geçmek neredeyse imkansızdı. Şükrü, Ender’in emniyetinde tırmanmaya başladı, 4 – 5 metre yükseldikten sonra balkon bulunuyordu. Şükrü karanlık ve ıslaklığa aldırmaksızın balkonu da geçti! Balkonu geçtikten sonra bir sete çıkan Şükrü, orada bir yerlerde Yavuzları görmüş olacak ki bizden bol ip istedi ve onlarla konuşmaya başladı. Bir süre sonra Yavuzlar da sete indikten sonra sıra ile ip inişi yaptılar ve hepsi yanımıza indiğinde kurtarma ekibimiz görevini başarı ile tamamlamıştı. Dönerken Ender ve İbrahim’in, Yavuz ve Ayberk ile kamp alanına dönmesine; Şükrü ve benim diğer ekibin inmesini beklememize ve sıcak sıvı, kuru kıyafet sağlamaya karar verdik. Mahmutların da inişinin ardından tüm malzemeyi toplayıp kamp alanına döndüğümüzde saat on biri bulmuştu. Döndüğümde su alan çadırımızı malzeme koymak için kullanacağımızı ve diğer çadırlara bölüneceğimizi öğrendim, tulumumu alarak Şeyma’nın çadırına gittim. Yatmadan önce sabah Ehlikeyf sektörde her iki gelişim grubu üyesinin bir eğitmen ya da üye ile tırmanacağını öğrendik. 9’da ekibi ve rotalarımızı belirlemiş, malzemelerimiz hazır olarak hazır bulunacaktık.
Sabah kahvaltıdan sonra İsmail ile “Takoz” rotasına girmeye karar verdik. 95 metre uzunluğundaki rota iki ip boylu ve V- derecesinde idi. Eğitmenlerden bizimle gelecek olan kişi Yavuz’du. Sektöre gittiğimizde malzemeler bende olduğu için ilk ip boyunda benim lider gitmeme karar verdik. Hemen bir istasyon kurup tırmanmaya başladım. Rota boyunca malzeme atacak yer bulma konusunda bir eksiklik hissettim. Attığım malzemelere de fazla güvenemedim. Geniş bir sete çıktığımda ipin ne kadar kaldığını sordum. 10 metrelik ip kaldığını öğrenince istasyonumu kurdum ve Yavuz ile İsmail’i yanıma aldım. Attığım malzemeleri kontrol ederek gelen Yavuz, rahatça cam kullanılabilecek birçok çatlağa takoz attığımı ve işimi zorlaştırdığımı söyledi. Ayrıca bazı malzemelerin yeterince sağlam olmadığını belirtti. Malzemeleri İsmail’e verdim ve İsmail lider tırmanışa başladı.
Bu arada Yavuz ile malzeme atma konusunda konuştuk ve İsmail’in attığı malzemeleri toplarken tüm malzemeleri beraber incelemeye ve toplamaya karar verdik. Çıkarken Yavuz ile her malzemeyi yorumladık, aynı çatlak nasıl daha iyi kullanılabilir ya da yakınlardaki hangi çatlakların daha uygun olduğunu konuştuk. İkinci istasyona ulaştıktan sonra yürüyerek sağ tarafta bulunan büyük ağaçtan ip inişi gerçekleştirdik. Aşağı indiğimizde, bir rota daha çıkacak vaktimiz olup olmadığını düşündük. Eğitmenimiz Ali, Edelweiss sektörde tek ip boylu rotalarda tırmanabileceğimizi söyledi. Yavuz bu akşam dönecekti o yüzden rotaya girip girmeme konusunda başta kararsız kaldı. Sonradan hızlıca çıkıp inebiliriz diye düşününce bu sefer İsmail hızlıca rotaya girdi. Normalde tek ip boyunda olan rotayı ikiye bölmeyi böylece hem İsmail’in hem de benim attığım malzemeleri Yavuz’un inceleyebileceğini düşündük. İsmail 20 metre kadar çıktıktan sonra bir ağaca istasyon kurdu ve bizi yukarı aldı. Çıkarken tekrardan malzemeleri yorumladık, ek olarak sıkışmış malzemenin nasıl çıkarılacağı ile ilgili de konuştuk. İkinci ip boyuna girdiğimde bol bol malzeme attım. İstasyon kuracağım sete çıktığımda hızlıca istasyonu kurdum, Yavuz ve İsmail’i yanıma aldım ve ip inişi yapacağımız ağaca yöneldik. Bu sefer attığım malzemelerin daha doğru olduğunu, bir takozun çok iyi oturduğunu duymak beni oldukça mutlu etti. İpi atarken, artçıları yanıma alırken ipi topladığım şekilde atmayı uygun gördük ve Yavuz ilk ben ineyim direk kampa geçeyim dedi. O inerken İsmail ile ben de ada çayı ve kekik toplamaya başladık. Fakat biz ne kadar toplarsak toplayalım Yavuz’un inişi bir türlü bitmiyordu. İp inanılmaz karışmış ve Yavuz ipi çözmekten inememiş. Uygun bir sete indiğinde Yavuz ipten çıktı ve biz de Yavuz’un yanına indik. Beraber uzun uğraşlar sonunda ipi çözdük ve tekrar ipe girerek kalan kısımı indik. Tüm ekipler inişlerini tamamladıktan sonra kamp alanına gittik. Kamp alanında eğitmenler ertesi günün tamamen yağışlı olduğunu ve eğitim planının değişebileceğini söyledi. Alternatif olarak Geyikbayırı’na gidip yağmur yağmayan rotalarda spor tırmanış yapmak vardı. Sivridağ’da yağmurda çadırda oturmaktansa Geyikbayırı’nda tırmanış hepimiz için daha çekiciydi. Daha önce geyikte tırmanmamış olan benim için ise bu karar oldukça heyecan vericiydi. Faaliyet toplantımızı yaptık ve Sivridağ’daki son akşamımızı kekik çayı içerek ve sohbet ile geçirdik. Sabah 9’da gelmek üzere minibüsü çağırdık ve tulumlarımıza girdik.
Sabah hafif yağmur altında çadırlarımızı toplayıp, minibüs ile Antalya’da ki arkadaşımız Efkan’ın evine çantalarımızı bırakmaya indik. Spor tırmanış için hazırladığımız küçük çantalarımızı yanımıza alarak yönümüzü Geyikbayırı’na çevirdik. Mağara sektörde çoğumuzun çıkabileceği Muhtar, Gey-ik ve Crying Boy rotaları ve bunların dışında birkaç rota daha açıldı. Zorluk sırasına göre bu rotaları çıktıktan sonra Nirvana’yı da denemeye karar verdim fakat top-rope girmeyi düşünüyordum. Şükrü’nün gazı ile lider girdim ve istasyona kadar çıktım fakat istasyon clip’ini yapamadan düştüm ya da bazı arkadaşların tabiri ile uçtum. Ellerimin kaydığını hissettiğimde “düşüyorum” diye bağırdım fakat aşağıdan tam anlaşılmamış olacak ki düşüyorum mu dedim uçuyorum mu tartışması ben aşağı indiğimde sonuçlandı. Saat 4 gibi Geyikbayırı’ndan ayrıldık ve Efkan’ın evine döndük. Cansu, Eslem, Betül ve ben çantalarımızı hazırladık ve hep beraber yemeğe çıktık. Yemekten sonra pazartesi yolcuları olarak dördümüz bizi havalimanına götürecek olan otobüse bindik. Otobüsün yavaş gidişi yüzünden sinir krizleri geçirerek son dakikada check-in’e ve can havliyle koşarak boarding’e yetiştik.
Hem geleneksel hem de spor tırmanış açısından benim için oldukça verimli bir faaliyetti. YTÜDAK ailesine sonsuz teşekkürler.