Ekip: Sumru Tamer, Ege Kurt, Sefa Sönmez
Tarih: 14 – 15 Mart 2020
Kamp Yeri: Çobanini Kamp Alanı
Malzemeler: Krampon, Yürüyüş kazması, Kask
Tırmanış yapamadığım iki senenin ardından bol tırmanış hedeflediğim kış sezonu, kar şartlarının çok iyi olmaması ve birkaç hafta sonumun dolu olması sebebiyle benim için oldukça kötü gidiyordu. Ocak ortasında gittiğimiz Aladağlar’da şartlar berbattı. Başlangıcın ilk Uludağ faaliyetine ve gelişim miks eğitimine gidememiştim. Başlangıcın ikinci Uludağ faaliyetinde bir tırmanış yaparız belki diye düşünürken faaliyete yeterince kişi katılamadığı için bu faaliyette de bir tırmanış yapamamıştım. Derken Ege’nin “Erciyes’e gidiyoruz, gelen var mı” mesajı beni benden aldı.
Hemen eksik malzemelerimi tamamladım, Sumru alışverişimizi yaptı ve cuma akşamı saat 22.30 gibi Ege ve Sumru ile Beşiktaş’tan yola çıktık. Yolu, uyku ve sürüş dönüşümlü olarak 3’e böldük. Sabah 8.30’da Kayseri Talas’a vardık. Kahvaltı, kahve ve termos doldurma faslından sonra kayak merkezine çıkıp kıyafetlerimizi değiştirdik ve çantalarımızı ayarlayıp 12.30’da gondol ve zümrüt telesiyejlerine bindik. Sis görüş mesafesini oldukça düşürmüştü. Telesiyejden sonra 45 dk yürüyerek 14.00’de kamp alanına vardık. 2916 metre yükseklikteki kamp alanına geldiğimizde sis biraz dağılmıştı.
Birden ortaya çıkan güneşin etkisi ile hava sıcaklığı 10 derecenin üzerine çıktı. Zirve gözükmüyordu ama rotanın girişini görebiliyorduk. Kamp alanının ortasında poşetler ve iple kapatılmış kayalık oldukça garip gözüküyordu. Oyalana oyalana çadırımızı kurup yerleştikten sonra 17:00 gibi yemeğimizi yedik. Sıcak sıvı tükettik ve termosumuzu doldurduk. Kramponlarımızı botlarımıza göre ayarladık, zirve çantalarımızı hazırladık. Önceki geceyi yolda az uyku ile geçirdiğimiz için daha fazla oyalanmadan tulumlarımıza girdik. Gece 4 gibi kamp alanından ayrılmayı planlayarak 02.30’a alarmımızı kurduk.
Gece, arada bir uyandığımda saatin bir an önce 2:30 olmasını bekleyerek geçti. Bireysel olarak ilk zirve faaliyetim olacaktı. Kolay bir rota olmasına rağmen oldukça heyecanlıydım. Sumru ve Ege’nin de uyanması ile kahvaltımızı yaptık, termoslarımızı doldurduk ve 04.05’te kamptan ayrıldık. Kar koşulları çok iyiydi. Neredeyse hiç batmıyorduk. Yarım saat kadar sonra kramponlarımızı taktık. Rota girişinde ve ortalarında iki ekip görünüyordu. Sumru’nun “Hızlıca zirveye çıkarken zirve sırtında mide bulantısı, baş ağrısından dönenler oluyor.” demesi ile arada bir durup su, çay ve yiyecek bir şeyler tükettik. Rotaya 05:30 gibi girdik. Hızlıca yükselmeye başladık. Arada bir geriye baktığımızda kamp alanından çıkan yeni bir ekip daha gördük. Rota genel olarak sert kardan oluşuyordu, bazı yerlerde buz oluşumu da görülüyordu. Rotanın orta kısımlarında ikinci ekibin 2 üyesini Hörgüçkaya hizasında ise ekibin kalanını geçtik. İlk ekip ise biz sırta varmak üzereyken inişe başlamıştı.
Zirve sırtından sonra 10 dakika kadar daha yürüyüp zirveye vardık. Saatimiz 7:19’u gösteriyordu. Aslında zirve sol taraftaki kılçıktan geçtikten sonraki 15 – 20 metre yüksekliğindeki bir kayalıktı fakat kış şartlarında çıkmak çok mantıklı değildi. Raporlarda da bulunduğumuz yerden geri dönüldüğünü okumuştum. Bir şeyler yiyip içtik, Aladağlar manzarasında fotoğraf çekildik ve inişe geçtik.
İniş sırasında hızlıca alçaldık, buz olan kısımlarda dikkat etmek gerekiyor. Rotanın başlangıcına kadar indiğimizde en geç çıkan ekibin rotaya daha yeni girmekte olduğunu gördük. Ters bir durum olmaması temennisiyle inişimize devam ettik. Dönüş sırasında zirveye ilk çıkan ekibe yetiştik ve sohbet ederek kampa kadar yürüdük. Sırtta ve dağın doğu yüzündeki kulvar ve miks etapları inceleyerek olası rotaları tartıştık. Haziran gibi buzul tırmanışı yapıldığını öğrendik. 08.30 gibi kamp alanına geldik. Kamp alanına vardığımızda ortadaki poşetli kayalığın Çobanini denilen mağara olduğunu öğrendik. Mağaranın girişi kötü hava şartlarında dağcıların sığınması için daha korunaklı hale getirilmiş. Bir şeyler atıştırdıktan sonra çantalarımızı toplayıp inişe geçtik. Telesiyeje bindiğimizde sorunsuz bir tırmanışın mutluluğu ile gülümsüyorduk. 12.30 gibi yola çıktık. Dönüş yolunda yine dönüşümlü olarak sürdük ve uyukladık. 22.30 gibi İstanbul’a vardık.
Tırmanış partnerlerim Sumru ve Ege’ye, ayrıca sağladığı eğitimler, malzeme ve kalan her şey için kulübüm YTÜDAK’a teşekkürler.
Tırmanışla kalın.
Sefa Sönmez