Ekip: Mehmet Caner Ilgaz, Yunus Emre Cengiz, Berkcan Akbulut
Tarih: 29-31 Aralık 2012
Yazan: Berkcan Akbulut
29 Aralık 2012
Sabah 8’de Niğde yeni terminale vardık. Aydoğanlar’ın servis aracı ile Çamardı dolmuşunun kalktığı eski terminale geçtik. Eski terminale geldiğimizde saat 8.20 olmuştu. Çamardı dolmuşu ise saat 9.30’da kalkacaktı. Bu arayı fırsat bilip kahvaltımızı yaptık. Çamardı dolmuşunda bizle beraber İTÜDAK’tan da 4 kişi vardı. Yaklaşık 1 buçuk saat sonra Çukurbağ Köyü’ne, Salim Abi’nin evine ulaştık. Salim Abi’nin evinde daha önceden gelmiş Hacettepe’den 3 kişi vardı. Daha sonra da Kocaeli Üniversitesi’nden 2 kişi geldi. Kocaeli’nden gelen 2 kişiyi beklerken Salim Abi bize çay ikram etti, çaylarımızı yudumlarken son hazırlıklarımızı da yaptık. İTÜDAK’lılar Sokullupınar’a, bizde 8 kişi olarak Sarımemedin Yurdu’na doğru saat 12.15 gibi yola çıktık. Saat 13’de Sarımemedin Yurdu’na vardık. Hacettepe ve Kocaeli’nden gelenler Sarımemedin Yurdu’nda indiler, biz ise Sulağankeler’e kamp atacağımız için traktörün gidebildiği kadar gitmek istiyorduk. Bunun için Salim Abi ile birlikte traktöre zincir taktık. 15dk sonra da yola devam ettik. Gayet eğlenceli bir yolculuk ile yaklaşık 20dk sonra saat 13.40 gibi Emli Vadisi’ndeki ormanın ortasına kadar geldik. 5dk yürüyüş için hazırlandıktan sonra zaman kaybetmeden yola koyulduk. Yaklaşık bir haftadır yağış olmaması nedeni ile karın durumu çok kötü değildi. Bir de eğitim faaliyeti için gelmiş 2 grubun açtığı, neredeyse patika gibi olmuş, izler sayesinde çok rahat bir şekilde yol alıyorduk.
Saat 15.10’da Kocadölek’e vardık. Kocadölek’te AKUT’tan 2 kişi ile karşılaştık. Eğitim faaliyetlerinden kalma kar duvarından yararlanmak adına Kocadölek’e kamp atmaya karar verdiklerini söylediler. Bizde önce Kocadölek’te mi kamp atsak diye düşündük ama sonra planımıza sadık kalarak Sulağankeler’e devam etmeye karar verdik. 10 dk mola verdikten sonra yola devam ettik. Kocadölek’ten sonra kendimiz iz açacağımızı sanıyorduk ama Sulağankeler’deki mağaranın oraya kadar izler devam etti. Mağaraya saat 16.15 gibi vardık, vardığımızda Şanlıurfa Doğa Sporları’ndan 2 kişi mağarada bivak yapıyordu. Böylece izlerin kimin açtığını da öğrenmiş olduk. Biz mağara doğru gelirken Yunus gözlüğünü düşürmüştü ve geri dönmüştü. Yunus’u beklerken onlarla biraz konuşma fırsatım oldu. Planlarının Lahitkaya Batı Yüzüne girip rota üzerinde bivak yapmak olduğunu söylediler ama kalp çarpıntıları olduğu için geceyi mağarada geçirip sabah tekrardan deneyeceklerini söylediler. Planları rota üzerinde bivak yapmak olduğu için yanlarına mat bile almamışlardı ve biraz sıkıntılı bir şekilde zaman geçirmeye çalışıyorlardı. Onların bivak yaptığı yerin bir alt setine bizde çadırımızı kurduk.
Çadırı kurana kadar hava karardı. Biz de sabah zirveye gideceğimiz için fazla oyalanmadan çadıra girip bir şeyler yedik ve sabah 5’te kalkmak üzere saat 19’da tulumlarımıza girdik. Saat 19.30’da Şanlıurfalı ekip daha fazla dayanamayıp geri dönüş hazırlıklarına başladı. Telefonda konuştukları kişiye kar yağmaya başladığını ve bunun için geri döndüklerini söylediler. Tabi bizde merak ettik kar mı yağmaya başladı diye. Caner üşenmeyip çadırdan çıkarak havayı kontrol etti ve sadece havanın kapandığını ama yağış olmadığını söyledi. Bizde uyumaya devam ettik.
30 Aralık 2012
Planladığımız şekilde saat 5’te kalktık. Rahat bir şekilde kahvaltımızı yapıp, hazırlandık. Daha sonradan uğraşmamak için kamp attığımız yerde kramponlarımızı giydik ve saat 6.45’de yola çıktık. Biz yola çıkarken hava yeni yeni aydınlanıyordu ve Lahitkaya’nın zirvesi kapalıydı. Zirvenin kapalı olması bizi biraz endişelendirdi ama ilerleyen saatlerde hava açarak, çok güzel bir havada tırmanışımızı yaptık. Mağaradan ayrıldıktan sonra vadinin solundan (kuzeyinden) yükselmeye başladık.
Tabi artık kendi izimizi kendimiz açıyorduk. Daha hızlı olabilmek için sırayla iz açarak ilerliyorduk. Uzun süredir yağış olmaması nedeni ile kar yüzeyinde yaklaşık 10cm’lik bir sert tabaka oluşmuştu. Bu sayede en fazla bileğimize kadar batarak ilerliyorduk. 7.40’da ilk molamızı verdik. Bu sırada hava iyice açmıştı. Gökyüzünde hiç bulut yoktu fakat vadi içinde olduğumuz için güneşi göremiyorduk, bu yüzden hava, açık olmasına rağmen güneş olmadığı için çok soğuktu. Saat 8’de Sıyırma Boğazı Geçidi’ni geçerek Güzeller Batı Çanağı’na doğru ilerledik. Vadinin güney tarafına (güneş görmeyen) geldiğimiz için artık dizimize kadar batıyorduk. Yaklaşık 10dk ilerledikten sonra, dik bir yamaca geldik. Dizimize kadar battığımız için vadi tabanına inip tekrar irtifa kazanmaktansa dik etaptan geçmeye kadar verdik. Tabi eğim arttığı için belimize kadar batmaya başladık ve bu kısımda oldukça zorlanmaya başladık. Yaklaşık 5 metrelik bir yolu debelene debelene 10dk’da anca geçebildik. Yine hızlı olabilmek adına sıra ile iz açarak ilerlemeye devam ettik. 8.45’te ikinci molamızı verdik. Bu sırada güneş vurmaya başladı ve tabi birden ısınarak üzerimizdekileri çıkarttık. Lahitkaya’nın doğu tarafının oldukça uzağından geçmek istiyorduk bu yüzden olabildiğince güneye kadar ilerledik. Daha sonra yeniden kuzeye dönerek zirveye doğru devam ettik. Zirveye doğru yaklaştıkça eğim gittikçe artmaya başladı.
S çizerek ilerlemeye çalışsak dahi, eğimin fazla olması ve batak kar sayesinden oldukça yavaş bir şekilde ilerliyorduk. Görece dik olan yeri geçtikten sonra zirveye az kalmasına rağmen saat 10.45 gibi üçüncü molamızı verdik.
Daha sonra saat 11.05’te zirveye ulaştık. Zirveden manzara harikaydı. Bir tarafta Emli Vadisi, bir tarafta Kaldı, bir tarafta Güzeller Batı Çanağı ve diğer bir tarafta da Gürtepe Çanağı. Fotoğraf çekimi, çevreyi incelemek, çay içmek derken 1 saat zirvede oyalandık.
12.05’te zirveden ayrılarak dönüş yoluna başladık. Batak kara güvenerek dik yamaçlardan daha hızlı bir şekilde iniyorduk. 13.15’te Sıyırma Boğazı Geçidi’ne ulaştık ve burada 10dk mola verdik. Güneş iyice yükselmişti ve bu yüzden kramponlarımız aşırı şekilde kar topluyordu. Yaklaşık 15 adımda bir durup kramponlarımızın altındaki karı temizliyorduk. 13.30’da kramponlarımızı çıkarmak için bir kez daha durduk. Bu sırada Kocadölek’te gördüğümüz AKUT ekibi Güzeller Batı Çanağı’na doğru gidiyorlardı. Herhangi bir planları olmadıklarını belki Klasik Rota’dan Lahitkaya yapabileceklerini söylediler. İnişte olduğumuz için ve batak kar sayesinde neredeyse koşarak ilerliyorduk. Saat 14’de kamp attığımız Sulağankeler’deki mağaraya vardık. Bu sırada kampı Kocadölek’e hemen mi yoksa yarın sabah mı taşısak diye konuşmaya başladık ve yarın erken kalkıp taşımaya karar verdik. Öncelikle içecek bir şeyler hazırlayıp sonra çadırı kurduğumuz zemini biraz düzeltecektik. Yanımızda bir büyük bir de orta boy olmak üzere iki tane kartuş vardı. Ocak, orta boy kartuşa uyuyordu ama büyük boy kartuşa uymuyordu. Eğer büyük kartuşa uymazsa orta boy kartuşun bize yetmeyeceğini biliyorduk. Ocağı büyük olan kartuşa biraz kaba kuvvet ile uydurmaya çalışıyorduk bu sırada ocağı kırdık. Kocadölek’e inip orada kamp atmış olan AKUT ekibinin ocağını ortaklaşa kullanabiliriz düşüncesi ile kampı Kocadölek’e taşımaya karar verdik. 14.40’ta kampı toplamaya başladık ve 15.25’te Kocadölek’e doğru yola çıktık. Saat 16’da Kocadölek’e vardık ama AKUT ekibi biz geri dönerken yeni zirveye gidiyorlardı. Onların geleceği saati, daha doğru gelip gelmeyeceklerini bilmediğimiz için Sarımemedin Yurdu’na inip oradaki Hacettepe ya da Kocaeli ekiplerinden biri ile karşılaşmayı umuyorduk. En azından Sarımemedin Yurdu’ndaki su kaynağından su ihtiyacımızı karşılayıp kahvaltılıklarımızı yiyerek, biraz soğuk bir şekilde olsa da geceyi geçirip ertesi gün dönmeyi, en kötü ihtimal eğer su kaynağını da bulamazsak ya da su kaynağı donmuş ise Salim Abi’yi arayarak geri dönmeyi planladık. Hava kararmadan Sarımemedin Yurdu’na varmak için hızlı bir şekilde yola koyulduk. Hiç mola vermeden saat 17.35’de Sarımemedin Yurdu’na vardık. Hacettepeli ekipte, Kocaelili ekipte Sarımemedin Yurdu’nda değildi. Fakat su kaynağını bulduk ve su kaynağı akıyordu. Su kaynağının yakınına çadırımızı kurup saat 18.10’da çadıra geçtik. Kahvaltılılarımızdan yedikten sonra saat 19.10’da tulumlarımıza girdik.
31 Aralık 2012
Gerçekten soğuk bir gece geçirdik. Caner saat 7’de kalkarak dry tooling çalışmaya gitti. Yunus’la ben ise çadırda kalmayı tercih ettik. Saat 8’de Caner elinde bir Jetboil ile çadıra geldi. Hacettepeli ekibin geri döndüğünü ve Jetboil’i bize ödünç verdiklerini söyledi. Hemen sıcak bir şeyler yapmaya başladık. Ocak bulduğumuz için planladığımız gibi bir gece daha kalabilecektik. Akşam kahvaltılıkları yediğimiz için sabah makarna yapmaya karar verdik. Tabi neşemiz birden yerine gelmişti. Çadırda yemeğimizi yerken saat 9.10’da güneş çıktı. Gece çok soğuk geçmişti dışarda bıraktığımız her şey, ayakkabılarımız da dahil, donmuştu. Güneşi görünce hemen dışarı çıkıp bütün eşyalarımızı sağa sola koyduk. Daha sonra dry tooling çalıştık. Zamanımız olduğu için Sarımemedin Yurdu’nun kuzeyinde kalan ufak bir tepeye çıkıp Mıngırcı Vadisi’ne doğru bakmaya karar verdik. Saat 13.50 gibi kamptan ayrıldık.
14.40’ta görüş açısı güzel olan tepe gibi bir yere geldik. Haritamızı açarak çevremizdeki tepelerin hangileri olduğuna bakmaya başladık. Çayımızı içip, bir şeyler atıştırdık. Neşemiz gayet yerindeydi. Saat 15.45’te kampa doğru dönüşe başladık. 16.10’da kampa ulaştık. Hava iyice kararana kadar biraz daha dry tooling çalıştık.
Daha sonra saat 17.10’da çadıra girdik. Saat 00.00’a kadar çadırda uyumadan durmayı düşünüyorduk. Sohbet ettik, müzik dinledik, yemek yaptık ama anca saat 22’ye kadar dayanabildik. Sabah güneşin çıktığı saatte uyanmak üzere tulumlarımıza girerek yattık.
1 Ocak 2013
Saat 9.10’da güneşin çadırımıza vurması ile kendimizi dışarı attık ve dışarıda kahvaltımızı yaptık. Rahat bir şekilde kahvaltımızı yaptık, daha sonra yavaş yavaş eşyalarımızı topladık. Caner o sırada biraz daha dry tooling çalıştı. Salim Abi’yi arayarak saat 13’de bizi almasını istedik. Saat 13’e kadar rahat rahat eşyalarımızı topladık. Saat 13’de Salim Abi bizi aldı. 14’de Çamardı’dan kalkan dolmuşu beklerken Salim Abi’nin evine gittik. Salim Abi yine bize çay ikram etti. Saat 14.20 gibi Niğde’ye gitmek üzere Çamardı dolmuşuna bindik. Bu sırada Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nden de 6 kişilik bir ekip dönüyordu. Onlar ile beraber Niğde’ye gittik. Yalnız Çamardı dolmuşu kapasitesinin 2 katı kadar yolcu aldığı için biraz sıkış tepiş olarak 1 buçuk saatte Niğde’ye vardık. Niğde’ye vardığımızda saat 16 olmuştu. Niğde merkezde de gezdikten sonra saat 19.30’da İstanbul otobüsüne binerek faaliyetimizi tamamladık.