Bodoslama Rotası Tırmanış Raporu – 30 Ekim 2021
Geyve’de ikinci gün. Bodoslama, ne zamandır tırmanmayı istediğim bir rota. Bende yine bir nezle hali, sabaha kadar inlemişim, yan çadırdakiler ateşlendiğimi düşünmüş, bildiğin hastayım yani. Halbuki mışıl mışıl uyudum. Rotaya varıyoruz, nezle semptomları kayboluyor. Seko malzemeleri kuşanıyor, şöyle bir rotaya bakıyor, ve bana dönüyor, “Sen girsene.” Malzemeleri üzerime alıyorum ve rotaya giriyorum. Rotaya orta çatlaktan girdim, sol çatlakta büyük çalılar büyümüştü. Çalılar bitince sol çatlağa geçtim. Buraya kadar 2 3 malzeme attım. Sol çatlak yükseldikçe genişlemeye ve neredeyse off-width tırmanışa dönüyor. Bir yerde vücudumu sıkıştırdım ve öylece kaldım, ne aşağıya ne yukarıya gidebiliyorum. Zor zahmet, sağ yüzeye sol elimle bir cam yerleştirdim, pozisyonum öyle ters. Bu malzemeyi çatlağa iyice girmeden atmakta yarar var. Sonrasında çatlaktan çıkıp sol sırta geçiyorum. Sırtta devam, büyük büyük bloklar, bloklar benim orada olmamdan çok rahatsızlar. Sert bir hareket yapsam gelecekler. Onlara hissettirmeden tırmanmaya çalışıyorum. Çürük bir etap olduğu için malzeme de yerleştiremiyorum. Arada bir güvenebileceğim birkaç bölüm ve birkaç malzeme. Yaklaşık 20 metre böyle devam ediyor. Çürük etap bitince büyük bir kum saati, dolanmış bir perlon ve ucunda mağaracı. “Seko, kaç metre kaldı?” Kafamda ip boyunu bitirdim, Seko’yu yukarı alacağım ve devam edip etmemeyi düşüneceğiz. “İpin yarısındayız.” Öyleyse devam, Seko’ya inme konusunu çaktırmıyorum burada. Bir süre daha devam ediyorum, sırttan sağa doğru geçiyorum, rota uzaktan da gözüken ana çatlakta devam ediyor, çürüklük oldukça azalıyor, rahatlıyorum. Bir sikke buluyorum, kendim de malzeme atıp istasyonumu kuruyorum. Seko artçı olarak tırmanmaya başlıyor, sonraki ip boyunu o gidecek. O gelene kadar düşünüyorum, inelim dese hiç itiraz etmeyeceğim. Geliyor ama Seko gününde değil, sen gitsene diyor.
Az önce inmeyi düşünen ben, şimdi heyecanla ikinci ip boyuna giriyorum.
İlk kısımlar gayet güzel gidiyor. Biraz sonra mükemmel bir çatlak başlıyor. Malzemeler peşi sıra yerleşiyor. Aykut Abi’nin raporunda belirttiği boltu görüyorum. Geleneksel devam diyorum clip yapmıyorum, Seko’ya da söylüyorum boltu gördüğümü. Seko clip yapmaya ikna ediyor, iyi ki de etmiş. Hamleye kalkıyorum ve tutacak bir şey yok, biraz daha uzanıyorum, yine bir şey yok. Hand jam, tekrar hand jam ve sonunda bir cep. Sete çıkıyorum ve hemen istasyonu kuruyorum, elim ayağım titriyor. İstasyonu kurduğum set sarı-beyaz bir blokun hemen altında. Mustafa Abi’nin istasyonu bu blokun üstündeki setteymiş, üçüncü ipe girince gördüm ki üstteki set daha rahat. Seko geliyor, ve yine sen git diyor, zevkle kabul ediyorum. Sarı-beyaz bloğa sarılıyorum ve üçüncü ip başlar. Burada bloğun iki yanını tutmak yerine layback de yapılabilir.
Sete çıkıyorum ve sonrasında rota stabil gidiyor. Bir süre sonra önümde bir kule var, negatif bir yüz karşılıyor beni. Burada sağdan ve soldan; iki taraftan da gidenler olmuş. Ben Aykut Abilere uyuyorum ve sol tarafa vuruyorum kendimi. Bu ip boyu en sağlam ip boyu, malzeme atmak da kolay. Sola yöneldikten sonra da bir göbek çıkıyor karşıma. Çatlağın solunda uygun bir yere iki cam atıyorum ve hamleye giriyorum. Solda güzel bir ayak var, buna basınca sağ ayağı da yükseltebiliyorum ama ayak yok, daha da yükseltmek gerek. Bu ip boyunun kilidi de bu. Göbeği aşarken sadece elim ayağım değil, tüm vücudumla yapışıyorum kayaya.
Göbeği aşınca zirve. İşte bu. Zafer. Rota boyunca öldüm öldüm dirildim ama sonunda bitti. Serkan da geliyor ve tebrik ediyoruz birbirimizi. Hemen Aykut Abi’ye yazıyoruz. Tamam dereceler old school ama bu neymiş yaa. Tekrardan tebrik ediyoruz birbirimizi. Ve arkadan yürüyerek iniyoruz. Rotaya 12 gibi girmişiz, 15:30da zirvedeydik. Bugün, dönüşte spor rota tırmanacak hal kalmadı.
Rota Künyesi
Bodoslama, 105 m, 3 ip boyu, V+, VI- derece tırmanış. Aykut Türem, Mustafa Yeşildal
1. İp: V+, 50 m. 2. İp: IV+, 32 m. 3. İp: V+/VI-, 25 m.
Akşam kampa döndüğümüzde kalabalık gruplar karşılıyor bizi, bir ekip ateş yakıp eğlenmeye, başka bir ekip “tırmanmaya” gelmiş. Dün akşamdan sonra bu ortam çok garip geliyor.
Kamp alanının dibi ispark gibi mübarek. Saat 10’da yattık ama bağrışmalardan ve müzik sesinden uyuyamıyoruz. Uyardık fakat yine aynı devam etmiş gürültü. Ben kısa süre içinde uyuyakalmışım. Gürültü saat 1-2’ye kadar devam etmiş. Bir ekip tırmanıştan habersiz, ateş başında eğleniyor fakat uyarımıza rağmen devam ediyor. Diğer ekip tırmanıcı olduğu halde birazcık eğlenmeyelim mi diyor. Ne zaman bu kadar saygısız olduk? Geyve artık bir eğlence mekânı mıdır? Bence Geyve’ye, eskisi gibi insana ve tırmanışa saygılı tırmanışçıların sık sık gidip buranın bir tırmanış bahçesi olduğunu hatırlatması gerekiyor.
Her türlü destek için YTÜDAK’a teşekkürler.
Tırmanışla kalın.
Sefa Sönmez