Vayvay Dağı Kuzeydoğu Duvarı Rotası Raporu
Tarih: 23-28 Ağustos, 2025
Ekip: Mahmut Oflaz, Tarık Aytek, Julia Alex(Alt Ekip)
Rota: Vayvay Kuzeydoğu Duvarı, İtalyan Rotası, Palut – Altoparlak Varyantı. 600m. V+, VI+
Malzemeler: 2 * 60m. yarım ip, cam set, takoz set, 2 nutkey, 12 adet ekspres(8 alpin), 6 adet kilitli karabina, çeşitli uzunluklarda perlonlar, prusikler, çeşitli sikkeler, 2 çekiç, bırakma perlonları ve kişisel ekipmanlar – sikke hiç kullanılmadı.

İnternette pek bir bilgi olmadığı için hazırlık ve yaklaşım kısmını bol detaylı tuttuk, hikayesiz teknik rapor aşağıda 👇
Aladağlarda ulaştığımız her zirveden çook uzaklarda arkalarda gördüğümüz, bulunduğu bölgeye dair bir fikrimiz olmadığı için habire meraklandığımız bu dağın, bu çok az çıkılan ama çok övülen duvarı bizi uzun süre heyecanlandırmış ve en nihayetinde bize sağlam bir ekspedisyon faaliyeti hazırlatmıştı.
Duvar özelinde bahsedilebilecek temel zorluk uzunluk denilebilir. 600 m. civarı olan rota müthiş uzun gibi durmamasına rağmen kolay etaplarında bile running belay yaptırmadan dikkatli şekilde götürmesi vb. nedenlerle bivak garantili hale gelebiliyor. Ayrıca biz Emre Altoparlak’ın önerdiği, rotanın girişine soldaki slablardan ulaşmak yerine, buzulun dibinden dik hattan girme fikrini de uyguladık. Bu da rotayı 2 ip boyu uzatıyor. Bu hattın da ilk ipi keyifli. Onun dışında rotanın tırmanış anlamında öne çıkan anormal bir zorluğu yok denilebilir, tabii Aladağlar ortalaması bir çürüklük varsayılan olarak geliyor.
Rotayı bu kadar nadir tırmanılan zorlu bir hatta dönüştüren şeyse lojistik sorunlar. Yaklaşımın her anlamdaki zorluğu: su problemi, müthiş irtifa farkı, bölge hakimiyetinin zayıflığı, vadi sistemlerinin karmaşıklığı. Tabii ki bunların hepsi dağcılık doygunluğu olarak geri dönüyor.
Biz Vayvay Kuzey Çanağındaki kamp alanına ulaşım için Kayseri tarafından Karagöl Kanyonu boyunca ilerleyip ardından Vayvay Kuzey Boğazı’nı tırmanarak yaklaşmaya karar verdik. Burada tercihler Yedigöller’den h’ları tırmanıp gelmek, güneyde Sulağankeler tarafından Kokorot üzerinden gelmek ya da bizce en mantıklısı olan Acıman Yaylasından Karani Geçidi’ne ulaşıp gelmek olabilir. Biz hem bölgeyi merak edip keşfetmek istediğimiz için hem de o taraflarda başka yapılabilecek tırmanış imkanlarını(Çanağın Lordu, Jilet Kaya vs.) gözleyip mümkünse değerlendirmek için Kayseri tarafını tercih ettik.
Benim işimden kaynaklı epey geç yaptığımız alt ekip aramaları sonuçsuz kalınca, tırmanışı ekibi benle Mahmut ve moral ekibimiz Julia olarak planlarımızı kesinleştirip 23 Ağustos sabahı Ordos Dağ Evi’nden Kayseri Kapuzbaşı Şelalerine doğru yola çıkmak üzere hazırlıklarımızı tamamladık. Sineklı Kapızda su olmasına, danıştığımız insanlardan ve bölgenin isminin yeterince açıklayıcı olmasından kaynaklı, hiç ihtimal vermiyor ve kişi başı günlük 5 litre olmak üzere toplamda kişi başı 11 litre suyu yanımızda taşımaya karar veriyoruz. Planımız bu kadar su ile buzula ulaşıp sonrasında oradan beslenmek. Bu kadar yükü kampa kadar 1500 m. irtifa alacakken sırtımızda taşıma fikrinin tatsızlığı bize yana döne başka çözümler aratsa da, Tekmezar Yaylasında kamp kurup Çanağın Lordu Kuzeybatı sırtı deneme ihtimalimiz veya başka kötü bir sebeple buzuldan önce yolu bölme ihtimalimiz nedeniyle o şekilde kesinleştirip faaliyete başlıyoruz.

Yaklaşım
23 Ağustos
Sabah 8’de Ordos Dağ Evi’nden Kapuzbaşı Şelaleri’nin yoluna düşüyor, oradan Acıman Yaylası yönünde, 2. görseldeki güzel ve ürkütücü manzaramızı karşımıza alana dek devam ediyoruz. 10.30’da görsel 2’deki ne yazık ki yanlış olan noktaya ulaşıyoruz. Doğrusu buraya varmadan birkaç dk önce içeri dere yatağına doğru sapan kötü yola girip dere yatağına ulaşmak.
Tam doğru konum: 37°46’12″N 35°18’41″E
Burada kahvaltımızı yapıp çantalarımızı toparlıyor, yürüyüşe başlayıp kısa süre sonra yanlış yerde olduğumuzu anlayıp dere yatağına inmek üzere arabaya geri dönüyoruz. Sabah yola geç çıkmamızın üzerine bu yol karıştırma eklenince epey geç kalmış oluyoruz ve doğru olan yere ulaştığımızda saat 13.30’u gösteriyor. Bu biraz can sıksa da seri bir şekilde yürüyüşe başlıyoruz. Yürüyüş dik bir yükselişle başlıyor. Elimizle kaldırıp sırtımıza alamadığımız için oturarak giyebildiğimiz çantalar hemen burada kendisini hissettirip direkt olarak belimi kesiyor ve yürüyüşe yavaş bir tempoda giriş yapıyoruz. Faaliyetimiz boyu ben Julia ile arkadan daha ağır gelirken Mahmut önden daha hızlı bir tempoda ilerliyor. Girişteki dik etaplı ormanı bitirdikten sonra silik olan ve son kez görüyor olduğumuz patikalar bitiyor ve dümdüz ve geniş bir dere yatağına ulaşıyoruz. Burayı takip edip saat 15:00’te Sinekli Kapız olduğunu zannettiğimiz bir yere ulaşıyoruz. Burada uzunca bir mola verip bölgeyi ve nerede olduğumuzu anlamaya çalışıyoruz. Torasan dağının devasalığı ve vadi sistemlerinin arka arkaya olması tespiti epey zorlaştırıyor.

Saat 4 itibariyle yürüyüşe devam ediyor ve haritada high pass – geçit olarak gözüken yere dalıyoruz. Keçi boklarının kesilmesi dağda hayra alamet değildir, keçi bokları kesiliyor. Kısa bir süre devam ettikten sonra danıştığımız dağcıların ve çobanların bahsettiği, yolun bir kayayla bölündüğü yere ulaşıyoruz. Burayı çantayla çıkmak mümkün değil. Sabitlenmiş ip ve demirlerin yardımıyla yukarı çıkıp çantalarımızı çekiyoruz. Juliayı da belden istasyon ile yukarı alarak yürüyüşümüze devam ediyoruz.


Buradan yukarı vadinin içerisinden epey devam ediyoruz. Bu vadi Cımbar vadisinden birkaç tık daha zor bir yürüyüş veriyor denilebilir. Saat 7.30 civarı hava hafiften kararmaya başlıyor fakat biz hadi şu sırtı geçince vadi bitiyor diye son ümitlerimizle yürümeye devam ediyoruz. 8.15 gibi çadır atılabilecek hafif düz bir alan gördükten sonra vadinin bitmediğini kabul edip burada konaklamaya karar veriyoruz. Bu şekilde 6 saat süren ve 600m. kadar irtifa kazandığımız ilk yürüyüşümüz tamamlanıyor.
24 Ağustos
Ertesi sabah 8’de tekrar yollara düşüp kısa süre sonra vadinin sonuna ulaşıp Tekmezar Yaylasına varıyoruz. Yayladayken etraftaki zirveleri kesiyor ve Torasanın devasa kütlesine bir kez daha hayran kalıyoruz. Çanağın Lordu, Jiletkaya vs. bu noktadan bile epey uzak kaldıklarından onları şu bakir halleriyle sonraki faaliyetlerimize bırakıp yürüyüşe devam ediyoruz. Yol boyu bize çok oyunlar oynayan Tekmezar Kulesinden de Katedral Kulesinden de artık kuşkusuz eminiz. Bu iki kızıl kulenin arasından “çık karşımıza Vayvay!” diyerek dalıyoruz kuzey boğazına. Oraya doğru kıvrılan dere yatağını takip ederek yükselmeye devam ediyoruz.

Dere yatağını bitirip vadi sistemine geldikten sonra ortada kalan büyükçe taşların arasından hafif patika izlerini takip ederek devam edilmesi gerekiyor. Biz burada fazla sağ yukarda kalarak yürüyüşü ekstra zorlaştırmış olduk. Bu şekilde ha bitti ha biteceklerle 5, 6 tepe geçip en son bir anda karşımızda beliren devasa kütle karşısında tek bir şey: “vay, vay, vay, vaay”. 900 metre kadar irtifa kazandığımız, Mahmut için 4 saat; bizim için 8 saat süren ikinci yürüyüşümüz de tamamlanıyor ve ertesi gün dinlenmek üzere kampımızı kuruyoruz.

25 Ağustos
Güne etraftaki duvarlarda neler neler yapılabileceğini ve bu alanda ne kadar izole olduğumuzu tartışarak başlıyoruz. Acaba buraya tüm tarih boyunca toplam 100 insan ayak basmış mıdır gibi iddialaşmalardan sonra hazırlanıp rotaya keşif yaklaşımına geçiyoruz. 40-50 dk. süren yaklaşım bizi harika bir buzul, moren silsilesi ve şelalelere götürüyor. Keyifle bunları ve duvarı izledikten sonra rotada soldaki slabtan geçmek yerine dik etaba girmenin kararını alıyoruz ve eşyalarımızı buna göre makul bir yere bırakıp dönüşe geçiyoruz.
Teknik Rapor
26 Ağustos, Tırmanış Günü:
05.00’te kamptan ayrılıp yaklaşıma başlıyor ve günün henüz ışıldadığı 06:00 itibariyle ilk ipe giriş yapıyoruz.

1. İp V+, 55 m. (Mahmut)
Buzulun hemen üstünden görece rahat dik giden setli oluşumlar serbest geçilerek çatlak hattının altına kadar ulaşılır. Bu yaklaşım etapları III+ ama çürük yerler mevcut. Ancak devamında ip boyu sağlam ve bol malzeme almaktadır. Çatlak hattı ilk 30 m dik gitmektedir ve yer yer crimp yer yer lay-back hamleleri yaparak mavi balkona kadar tırmanılır. Buradan balkon bitene kadar, 10 m sağa travers yapılır. Travers esnasında el ve ayaklar birbirinden biraz uzak olsalar da hamleler oldukça keyifli.Travers bitiminde ise sola doğru yüzeyden kalkış yapılır (VI-) ve ardından kolay yerlerden tırmanılarak balkonun üstüne ulaşılır ve sette istasyon alınır.
2. İp III, 80m. (Mahmut)
Bu ip boyu yaklaşık olarak 80 m civarı olup görece sağlamdır. İlk kilit ip boyunun başındaki paralel çatlak hedeflenerek rahat etaplardan tırmanılır ve çatlağın altındaki minik sette istasyon alınır. Saat 8.30.
3. İp VI+, 50m. (Tarık)
İlk kilit ip boyu. Burası kitaptaki ilk ipe tekabül ediyor. Kolay başlayıp hafif hafif zorlaşan ve iyi malzeme veren, hafif-orta çürüklükte çok belirgin baca hattı. İp boyu ortalarında baca biraz negatifleşiyor ve sıkışıp sabitlenmiş çürük parçalarıyla iyi bir mental mücadele yaratıyor. Baca etabını bitirdikten sonra bir rest ve malzeme imkanı, arkasından kilit etap geliyor. Sağlam kayada oldukça keyifli bir hamle. Bana açıkçası burası değil baca hattı zor hissettirdi. Sadece burası olsa VI- derdim. Buranın hemen üzerindeki oyukta sağlam birer yaylı takoz ve takozdan, rahatlığı idare eder bir askı istasyon kurup Mahmut’u alıyorum. Saat 9.30.
Mahmut: Baca etabı mental olarak zorlayabilir ama ip boyunun son kısmında yer alan yüzeyden bir sonraki kovuk içerisine geçiş etabının, krimpli tutamaklar, görece zayıf ayaklar ve hamle esnasındaki boşluk hissiyatıyla bu son etabın kilit olduğunu söyleyebilirim.

4. İp V, 50m. (Mahmut)
İlk kilit ip boyu bir kovuk gibi bir yerde bitiyor ve bu ip boyu bu kovuğumsu oluşumun içerisinden başlayarak sağ yukarıda görülen belirgin baca-kulvar hattına doğru gidecek şekilde tırmandım. Kovuk içerisinden çıkması biraz rahatsız olsa da hamleler zor değil ve emniyet imkanı bulunuyor, ilk olarak ana çatlak hattını takip ederek kısa bir süre yüzeyde tırmandım ve ardından baca-kulvar hattına bağlanarak ip boyunu sürdürdüm. İp boyuda hissettiren zorluk maks V derece ve girişteki kovuğu aştıktan sonra baca-kulvar hattı içerisinde tırmanış oldukça rahatlamaktadır. 50 m kadar gidip sete ulaşınca askı istasyonda kalmamak için istasyon kurdum.
5. İp V, 50m. (Mahmut)
Baca-kulvar hattının devamındaki bu ip boyu kaya yapısı bakımından daha sağlam olmakla birlikte daha tatmin edici hamleler de içermektedir. İp boyu oldukça homojen ve sürekli rahat hamleler vermektedir. 50 m. kadar tırmandıktan sonra küçük bir sette istasyon kurdum.
6. İp III+, IV 50m. (Tarık)
Bacanın kalan 15- 20 metresini tırmanıp sete varınca büyük turuncu balkonun altına doğru yan geçişe başlıyorum. Balkonun sol altında makul bir noktada babadan istasyon. Saat 13.00.
7. İp III+, IV 60m. (Mahmut)
Rotanın ilk traversi olan bu ip boyunda duvarı ikiye bölen dihedralin sağından soluna doğru geçiş yapılır. Dihedralin solunda yer alan sarı kule hedeflenerek yan geçiş sürdürülür. Traversin başında dışarıya atan 2-3 hamlenin ardından dihedralin altındaki büyük sete ulaşıyorum. Büyük seti geçtikten sonra sola doğru diyagonal bir şekilde en kolay yerlerden tırmanarak sarı kulenin altına ulaşıyorum ve bulduğum set üzerinde istasyon kuruyorum. Saat 14.00.

8. İp V+, 55m. (Tarık)
Sarı kuleyle ana duvar kütlesinin arasındaki bacaya girmek üzere sağlam yüzeyde 5-10 m. kadar sağa geçiş yapıyorum. Bacaya dalıp biraz ilerliyorum ve karşıma negatif bir etap çıkıyor. Bol malzeme alan sağlam kayada negatife sol tarafından girip çok keyifli bir tırmanışla çürük bir kulvar etabına varıyorum. Bu kulvar girişinde solda bir babadan istasyon alıyorum. 70 metre bir ip burada kulvarı bitirmeye yarardı. Mahmut ulaştığında saat 15.30.

9. İp IV+, 70m. (Mahmut)
Yaklaşık 10 m. kadar kulvar içinde dik yükselip ardından sağdaki görece daha sağlam yüzeylerden tırmanarak kule-duvar arasındaki baca etabını bitiriyorum. Önce 10 m. kadar aşağıya doğru tırmanış yapıyorum ve ardından sağa, dihedrale doğru geçiş yapıyorum. Oldukça rahat bir sette sonunda güven veren bir malzeme atıyorum. İpte çok fazla sürtünme mevcut ve traversi tamamlayamadan ipin sonlanmasından çekiniyorum bu sebeple Tarık’a seslenerek ondan kulvar içerisinde ilk attığım malzemeye kadar tırmanmasını ve istasyonu taşımasını istiyorum. Sürtünme azalmasa da 10 m fazla ipimin olması içimi rahatlatıyor ve traverse devam ediyorum. Hamle zorluğu bakımında oldukça rahat olsa da ip boyunun başındaki çürük etap, ardından emniyetsiz yapılan geri tırmanış ve ipteki sürtünmeyle yüzeyde yapılan uzun hamleler insanın sinirlerini zorlayabiliyor. Traversin sonu ise en keyifli yer olduğunu söyleyebilirim. Boşluk hissi insanı tatmin eden cinsten, tutamaklarsa rahat ama bulması zor ve de uzanma hamleleri içeriyor. Yüzeyden dihedral içerisine “Ya Hak!” diyerek geçilir ve ip boyu burada sonlandırılır. Genel olarak ip boyunda malzeme atmakta zorlandığımı ve yalnızca 4 adet ara emniyet kullandığımı da eklemek isterim. Saat 16.00.

10. İp IV-, 50m. (Tarık)
Amfi tiyatro olarak adlandırılan yere kadar doğal hat takip edilerek tırmanılır. Bol çarşaklı tiyatro sahnesine varılıp artçının üstüne taş yağdırma korkusu eşliğinde devasa kaya babalanır.
11. İp VI+, 55m. (Mahmut)
Bu ip boyu rotanın diğer kilit ip boyudur ve gerek sağlamlığı gerekse de birçok tarzı içerisinde barındırdığı için oldukça sürpriz bir ip boyu olduğunu söyleyebilirim. Amfi tiyatronun tabanından yukarı bakıldığında duvarın kalan kısmında 3 farklı çatlak hattı mevcut ve soldaki çatlak hariç diğer iki çatlak hattı birleşerek devam etmektedir. Hatlar sağlam ve bol emniyet imkanı bulunduğunu söyleyebilirim. Biz bu son kilitte asıl hatta sadık kalarak sağdaki çatlaktan giriyoruz. İlk önce 5 m. kadar bu çatlaktan dik tırmanıp ardından çatlağın bitmeye başladığı yerden sola doğru yan geçiş yapıyorum. Yan geçiş esnasında sabit sikke çakılı buna klipliyor ve ortadaki çatlağın üzerine varıyorum ve böylece hattın devamında takip edeceğim ana çatlağa ulaşıyorum. Çatlağın devamı negatif devam etmekte ve negatifliğin orta yerinde rotanın ilk çıkışı esnasında çakılmış olan tahta takozu görüyorum. Kendime bu takozu kullanmama sözü vererek tırmanışa başlıyorum. Kilit etabı yaklaşık 5 m. ve negatiflik bu etaptan sonra bitmektedir. Bu etap oldukça sağlam basış ve tutuşlara sahip ve bol emniyet imkanı vermektedir. Kilit etabı bittikten sonra çatlak birden genişlemekte ve buna bağlı olarak tırmanış tarzı da değişerek off-width’e dönüşmektedir. Off-width etabı rahat olsa da sırt çantasıyla bu çatlakta sıkışmak ve ilerlemeye çalışmak bir süre sonra bende tırmanmaktan ziyade sürünüyormuşum gibi hissettirdi. Bu ip boyunu lider tırmanacakların sırt çantası taşımamasını öneririm ya da risk alıp yüzeyden tırmanabilirler. Amfi tiyatrodan sonra yaklaşık olarak 35-40 m. civarı tırmanışın ardından off-width etabı setimsi bir yere ulaşarak bitmektedir ve buradan sonra ise sırta ulaşmadan önce hala 20 m civarı maksimum V derece zorlukta bir baca etabı daha bulunmaktadır. Bu son baca kısmında önce bacadan düz bir şekilde 15 m kadar tırmandım ardından bacanın son etabı çürük ve negatif göründüğü için sağ yüzeye yöneldim ancak ipin son 5 m kaldığı bilgisini alınca isteksiz de olsam devam etmeyerek askı istasyon kurdum. Saat 18.30.
Tarık: Artçının malzeme atma gibi bir derdi olmadığı için off-width etabını içine girmeden bacalayarak tırmanabiliyor. Bu sebeple liderin çanta taşımaması bu ip boyunda özellikle zorlayarak yapılmalı.

12. İp IV+, 60m. (Tarık)
Artık hava kararmaya başladığından oyalanmamak için ben hiç istasyona gelmeden sağ yukarı vuruyorum. Sağ yukarıdaki hattı dümdüz takip edip sırta vardığım yerde babadan bir istasyon alıyorum. Bu ip boyundaki etaplar oldukça çürük ve emniyetsiz. İkimiz de tırmanırken ve emniyet alırken bol bol taşlar düşürdük. Gün sonu yorgunluğuyla çok ekstra bir dikkat istiyor. Mahmut geldiğinde saat 19.30.
13. İp III+, 30m. (Mahmut)
Tarık’ın yanına ulaştığımda güneş ufukta henüz yeni batmıştı ve rotayı bitireceğimiz sırt hattındaki kulemsi kaya ise bizden 30 m ileride gözükmekteydi. Bu son 30 m. görece kolay ancak çürüklük aynı şekilde devam etmektedir. Ben doğruca sırt hattındaki kulemsi kayanın arkasına doğru tırmanmaya devam ettim. Her ikimiz de rotanın bu son kısmını tamamladığımızda artık güneş çoktan batmıştı. Bu sebeple inişe geçmek yerine bivak yapmayı tercih ettik. Güneşin doğuşuyla birlikte önce Vayvay zirveye vardık. Orada biraz zaman geçirip sonrasında ise inişe başladık.

İniş:
Klasik rotadan Tayyare Çukuru’na doğru patika ve babalar takip ederek alçalınır. Karani Tepe sağda bütünüyle kadraja girince slablardan oraya doğru vurulabilir ya da patikayı düz devam ederek geçide varılabilir. Daha sonra Vayvay kuzey boğazına inmek üzere Karani Geçidi’ne girilir. Geçitten aşağı iki farklı kulvar mevcut, sağdaki -Vayvay tarafındaki- kulvardan daha rahat ve ip kullanmadan inilebilir. Zirveden 1 – 1.5 saat gibi bir sürede kampa ulaşıyoruz.
Tarık Aytek – aytek.tarik1@gmail.com
Mahmut Oflaz – oflazmhmut@gmail.com
Bir iki manzara fotosu:


Buzul fotoğrafları: Bizi adeta büyüleyen o devasa buzul, fotoğraflarda 3-5 metrelik ıslak bir toprak parçası gibi gözüküyor 🙂 Yanındaki duvarın 600m. olduğu düşünülerek bakılırsa bir tık daha iyi anlaşılabilir.






