Bölge: Güney Aladağlar
Tarih: 11.02.2003
Yazan: Özer Ünlühisarcıklı
11 Şubat 2003 – Çukurbağ Sapağı’nın Aladağlar’da tırmanan her dağcı için anlamı büyüktür. Kimi zaman burada Salim Abi o sıcak gülümsemesiyle karşılar bizi, kimi zamansa eve dönüyor olduğumuzu bize hissettiren bir ayrılık noktasıdır. Bugünse tüm bu duygular birarada yaşanıyor Çukurbağ Sapağı’nda… Başlangıç grubunun eğitim faaliyetinin ardından onları yolcu etmek için ayrıldık Salim Abi’nin evinden. Sapağa yaklaştığımızda orada bizi bekleyen 4 silüet beliriyor: Başkanımız Burak, gelişim grubundan Rauf, Fatih ve Mehtap. Ardarda yapmış oldukları Erciyes ve Kızlarsivrisi tırmanışlarının ardından, insanlıktan çıkmış bir şekilde karşılıyorlar bizleri. Başlangıç grubunu yolcu ettikten sonra (çok hevesli olan Ayça hariç, o bizimle mix eğitimine kalıyor) dinlenme amaçlı dağ evinin sıcak kollarına bırakıyoruz kendimizi. Bir süre sonra İstanbul’dan yola çıkmış olan gelişim grubunun geri kalan kısmının da dağ evine ulaşmasıyla kadro tamamlanıyor. Soğuktan dolayı yıpranmış olan bedenlerimizi ve zihinlerimizi sıcak duşlarla, tavla, King ve her nevi kahvehane oyunlarıyla iyileştiriyoruz. Kendi pişirdiğimiz kazanlar dolusu yemeğin ardından, mix eğitimi öncesi Burak gelişim grubuna teorik “mix tırmanış” dersini anlatıyor ve yumuşak yataklarımıza çekiliyoruz…
12 Şubat 2003 – Daha fazla zaman kaybetmemek için sabah erkenden kalkıp bir kez daha Sarı Mehmetler’e doğru yol alıyoruz. Kampımızı kurarken dağ trafiğinin ne kadar yoğun olduğu dikkatimizi çekiyor. Tırmanışa gelmiş bu kadar insanı bir arada görmek gerçekten çok güzel bir duygu. Herkes karnını doyurduktan sonra kampın hemen yanındaki kayalarda Burak ve Erdinç sikke eğitimi veriyorlar. Sikke çeşitleri, çatlakların değerlendirilmesi, kaya yapısı, kısaca sikkeyle ilgili bilinmesi gereken herşeye değiniyorlar. Haftanın sözü olarak Burak’ın “Cam gözle takılır, sikke kulakla çakılır” sözünü seçiyoruz. Gelişim grubuna kişi başı 3 adet sağlam sikke çaktıktan sonra serbest kalacakları söyleniyor. Kulağımdaki gittikçe tizleşen sikke sesleri bana eğitimin başarılı geçmiş olduğunu anlatıyor. Tabi üzerine ağırlık verince patlayan bir kaç sikke de dostlarımızı sikke çakmanın ne kadar tecrübe ve özen gerektiren bir husus olduğu konusunda uyarıyor. Eğitim tamamlanınca ertesi gün yapılacak mix tırmanış eğitimi öncesi dinlenmek için çadırlarımıza çekiliyoruz ve artık dağ hayatının geleneği olmuş hoş sohbetlerin ardından uykuya dalıyoruz.
13 Şubat 2003 – Sabah yine erken kalkıp Sarı Mehmetler’in girişindeki rotaların dibine gidiyoruz. Herkesin üzerinde emniyet kolonları, kafalarda kasklar, şıkır şıkır eden malzemelerle tırmanışa hazır bir şekilde bekliyoruz. Gelişim grubundan bir kaç kişi yukarıya çıkıyor ve yaklaşık 20 metrelik bir rotaya kendi istasyonlarını kurarak top-rope ip açıyorlar. Burak’ın örnek olarak rotayı kazma-krampon çıkmasıyla rotanın açılışı yapılmış oluyor ve ardından gelişim grubu tüm gün rotada çalışıyor. Birisi tırmanırken diğerleri de boş durmuyor, bir sürü kazma-krampon boulder rotası açıp üzerinde çalışıyorlar. İnanın kendimi bir an Ballıkayalar’da gibi hissettim…
14 Şubat 2003 – Bugün dağdan ayrılıyoruz, fakat ayrılmadan önce yeni bir rotaya (yaklaşık 25 metre) ip açılıyor. Normal koşullar altında 2 gün daha kalıp bir zirve denemesi yapmayı planlıyorduk, fakat maalesef hava koşulları hiç uygun değil. Zaten Mangırcı’nın çığı da henüz düşmemiş, bari biz düşürmeyelim diyoruz. Mix tırmanışın tadını almış olan Sercan ve Nazım 2 gün daha dağda kalmaya karar veriyorlar. Onlarla vedalaştıktan sonra Niğde’de yediğimiz İskenderlerle faaliyetimize son veriyoruz…