Rota:
Lahitkaya Kuzey Yüzü (1991 -Reuber-Neuwirth Rotası)
Tarih: 19 Temmuz 2021
Ekip: Sumru Tamer (YTÜDAK), Özcan Kanbur(YTÜDAK) , Nursen Yılmaz
Kamp: Valikonağı
Malzeme: 4 numara cam almaya gerek görmedik. Farklı çeşit/boy sikkeler alınmalı. İki çekiç. İki cordolette. Bivak.
Özcan (Kanbur) ve Nursen (Yılmaz) ile bir sürü rota çıkma planıyla Valikonağı’na geldik. Burası 5-6 çadırın dip dibe, zar zor sığabileceği bir yer. Biz geldiğimizde zaten çadır yerlerinin çoğu doluydu. Çadırları sokuşturabilmek için çekiçlerimizle çadır yerlerini genişletip, on gün boyunca evimiz olacak bu yerde kayalardan banklar, mutfak tezgahı, buzdolabı, ocak yeri gibi belediyesel hizmetleri inşa ettikten sonra bir kahve koyup Lahitkaya, Kaldı, Güvercinlik Kuleleri, Güzeller’i dürbünle kesmeye başladık.
Üçümüzün beraber tırmanacağı ilk rotanın derecesinin düşük, aşırı uzun olmayan ve rota bulma sıkıntısı yaşatmayan bir rota olmasını istiyorduk. Bu yüzden Lahitkaya Z rotasının uygun olacağını düşünmüştük ve ertesi gün ona gireriz diyorduk. Fakat kahvemizi içip Lahitkaya’nın görkemli kuzey yüzüne bakarken, yüzü bölen bariz bir bacayı takip eden güzel bir hat gördük- 1991 Reuber-Neuwirth Rotası imiş. Bu rotaya dair Tunç Fındık’ın rehberindeki çizim ve anlatım dışında bir bilgi yoktu. 1991 yılı olması sebebiyle “oldcshool” bir derecelendirmeye sahip olacağını hesaba kattık. Duvardaki en bariz çatlak/kulvarlardan giden, dolayısıyla rota bulma sıkıntısını neredeyse hiç yaşatmayacak bir hattı.
Birkaç senelik “duvar” tecrübemizde Özcan’la rotalara hep aşırı sistematik bir şekilde hazırlanıyoruz diyebilirim. Rota excelimizi zorluk derecelerine, ip boylarına falan göre kategorilendirecek kadar manyağız (evet rota excelimiz var=) rotaların her yerini ezberliyoruz. Yani bir anda ilk defa gördüğümüz, raporu bile olmayan bir rotaya ertesi gün girmek daha önce yapmış olduğumuz bir şey değildi. Bu “yeni kafa” başlı başına cezbedici oldu. Rotanın güzelliği, duvarın kamp alanından görkemli bir şekilde görünmesi, rota hakkında pek bilgi olmaması ve aşırı kaliteli dürbünümüzün rotanın soru işaretleriyle dolu yerlerini neredeyse bizim için çözmesi bizi bu rotaya sürükledi diyebilirim.
Önemli notlar:
- III ve IV- dereceler kulağa çekici gelmiyor olabilir, fakat emin olun bu III ler bildiğiniz III lerden değil, 1991 dereceleri. Yer yer boşluklu ve tırmanış keyfi veren yerler var. Bu derecelere bakıp ‘ilk duvar rotamız bu olsun, Kaletepe’de geleneksele ısınmak yerine bu rotaya çıkalım’ derseniz tahmininizden daha çok zorlanabilirsiniz. Fakat tabii ki abartmayayım, çok zor da değil, biz de alışmaya, ısınmaya girdik rotaya. Kulüpten de çıkanları bol olsun diyebileceğim bir rota.
-Tunç Fındık’ın Aladağlar rehberindeki topo çizimi ile rota anlatımı arasında çelişkiler var gibi geldi bize. Bu yüzden en doğal görünen hatta ve anlatıma sadık kalmayı seçtik. Sonuçta Fındık’ın rehberindeki topoda bahsettiği 58.11, 58.3, 58.5 rota çizimlerinin bir karışımını tırmandık.
– Raporda “çürük” kelimesi çok geçiyor gibi gelebilir fakat dikkatli tırmanılırsa bu çürüklükler hayati çürüklükler değil, keyif kaçırmıyor. Biz rotayı beğendik, girdiğimiz bir sürü rotaya göre çürüklük az.
– Bu rotaya dair herhangi bir rapor bulamamıştık, rotaya tırmanmayı teşvik edecek bir rapor yayınlayabildiğimiz için mutluyuz. Rota hakkında bildiğimiz tek şey rotanın açılmış olması ve 2005’te Uğur Yılmaz, Murat Kandi, Akın Taşkıran üçlüsünün bu rotayı tırmanmış olması. Rotayı açanlardan Ingrid Reuber’i merak ederseniz Ömer Tüzel’in tirmanis.org’da yayınlanan “BEYAZ ÖLÜM”** İLE FLÖRT yazısına bakmanızı tavsiye ederiz. : http://tirmanis.org/alpinizm/alpinizm-genel/449-omer-burhan-tuzel-den-yazilar-serisi-1. Gerhard Neuwirth ile ilgili kısa bir araştırma kendisinin Avusturyalı bir likenolojist olduğunu gösteriyor.
Teknik Rapor:
04:00’da uyandık. 05.15’te kamptan çıktık. 05.50’de rotanın dibine vardık.
1.İp boyu: Rotanın girişinde küçük sert kar/buz vardı. Buza topuk atarak=) üstüne çıkıp emniyete girdik. Özcan 06.15’te karın solundan yükselen rampada yükseldikten sonra, aşağıdan gelen dik bir bacanın ulaşıp bittiği yerden sola kısa boşluklu bir yan geçiş yaptı (IV-). Rota üzerinde bulduğu sabit bir sikkeye klip yaparak ipin sonuna kadar gidip 06.45 te istasyon kurdu. (Geneli III derece, sola geçişte IV-)
2.ip: Nursen 07:30’da tırmanmaya başladı. Rampadan sola doğru yükseldi ve çürük, malzeme atılamayan bir yerden sola yan geçti. Bir kulvarın dibinde yer alan kovukta, kum saatindeki sabit perlondan istasyon. İp boyu 20 metre ve III derece.
3.ip 8.30 da istasyondan çıktım, son derece kolay kulvarda ip sonuna kadar bir ya da iki malzeme falan atarak gittim. III (bu gerçekten III !)
4.ip 9.15 te tırmanmaya başlayıp kulvarın sonuna kadar gittim. Çürük büyük blokları da geçtikten sonra, sağımda kalan slaba girdim. Burada topoda ve fotoğraflarda görünen, rotayı bölen bariz diyagonalin önündeki kırmızı karemsi büyük kuleyi kendimize hedef olarak belirlemiştik rotaya girmeden. Bu kırmızı karenin altını hedefleyerek slabda yükseldim. Kulenin hizasında, altındaki sette istasyon. Küçük cam ve stopper lazım istasyon için. İp boyunda 3 malzeme falan atabiliyorsun. III derece 60 metre
5.ip Özcan slabdan sağ yukarı doğru geçmeye başladı. Eski ve güvenilmez görünen bir sikke vardı. Boşluklu bir ip boyu. Ara emniyet atabildi, ayrıca bir de sikke çaktı. Geneli III derece olan bu rotada tek bir IV- derecelik layback hamle var. 11 de rotayı bölen bariz diyagonalin başında, bir kovukta istasyon kurdu.
6.ip Nursen 11:40 ‘ta kovuktan çıkıp soldaki bariz diyagonalde tırmanışa başladı. Rotanın en güzel ip boyuydu diyebiliriz. Sağlam kaya ve hamle yaptıran baca, güzel ara emniyet yerleri. 55 metrenin sonunda bacanın ortasında istasyon III+ derece.
7.ip Özcan 12.20 de tırmanışa başladı Aynı diyagonalin içinde devam ettik. Girişi çürük olsa da devamı sağlam idi. Özcan kulvarın bittiği, setimsi çarşaklı bir yerde iki sikke çakarak istasyon kurdu. Setin en soluna da bakmış olan Özcan, oradan gidilince çürük ve çıkmaz bir hörgüce çıkıldığını görmüş bu yüzden biraz daha sağda bacaların dibinde istasyon kurmuştu.
8.ip 13.20 de tırmanışa başladım. İki baca hattından soldaki, devamı biraz negatifimsi görünen (anlarsınız) bacadan gittim. Bu baca bittikten sonra, hafif çürük ve emniyet imkanı sıfır olan slaba dönüştü. 50 metre slabda malzeme atmadan ip sonuna kadar gittim. III+
Vardığım yer çarşaklardan oluşan bir platoydu, üst üste taşları dizip baba yapsam en sağlam şey o olurdu. Baya uzun bir süre sabit bir kaya ya da sikke çaksam kırılmayacak yer aradım fakat nafile. Özcan’la Nursen’e çürük slab bir etapta güvensiz bir istasyon kurup hayatlarının/hayatlarımızın kazığını atmamak için baya uzun süre, zaman kaybederek döndüm dolaştım. Sonunda iki sikke çaktım, önümdeki yükseltinin altına geçerek çeker yönünü değiştirip üzerimden emniyet aldım.
9. ip Çarşak dik platoda free yürüyüş, bir ip boyu civarı, lahitin altını hedefleyerek yükseldik. Lahitkaya’nın görkemli lahitinin tam altındaydık. Yani rotanın son ip boyunu da çıkıp tırmanışı bitireceğimiz yer. Son ip boyu hemen önümüzde olmalıydı, fakat değildi. Ups. Kamptan dürbünle ya da çıplak gözle baktığımızda lahitin dibinden yükselen baca çok net görünüyordu. Bu yüzden bu ip boyunu – kilit ip boyu- bulmayı çantada keklik olarak düşünmüştük. Fakat bacaya girişi önleyen çok çürük, çok negatifli, parçalı bir etapla karşılaştık.
Buraya girmek deli işi olurdu. Burada da biraz aranıp zaman kaybederek, 10 metre alçalıp sola doğru geçtik. Burada çok bariz, mağaramsı, negatif başlayan, rengiyle diğer kayalardan ayrılan bir yer var. Oranın hemen sağında ise incecik bir çatlak dimdik 6 metre falan yukarı gidiyor, sağlam kayada.
10.ip Özcan 15.30 da bu dik çatlakçığa girdi. IV-lik bir hamlesi var. Geneli ise III+. Çatlaktan birkaç metre yükselip sağa yukarı doğru ip sonuna kadar giderek bir kovukta istasyon kurdu. Böylece aşağıda girmekten kaçındığımız negatifli çürüklü kısmı bypass ederek onun sonuna ulaşmıştık.
11. ip 16.15 te tırmanmaya başladım. Bu ip boyu kilit ip boylarından olmalıydı ve son ip boyu olmalıydı. Topoya göre sağımızdaki yüzeydeki slabdan gidiyordu rota. İstasyon aldığımız kulvarın sonunda girişi zor görünen bir baca var. Oraya doğru yükselip sağımdaki pürüzsüz slaba baktım. Slabda bir sikke vardı. Hemen sikkeye klip yapıp, slaba girdim. Ne basamak ne tutamak, tamamen yüzeylerde dengeyle yükseliyorsun. Ara emniyet sikkeden sonra yok. O kadar denge isteyen bir yerdi ki bir on metre sonra dengede tek elimle slabda var olan tek incecik kırığa sikke çakmaya çalıştım fakat tabii ki sikkeyi aşağıya, muhtemelen Nursenle Özcan ın kucağına düşürdüm. Yukarısı giderek zorlaşıyor gibi ve daha da pürüzsüz gibi görünüyordu (sonradan öğrendik ki öyleymiş zaten=). Bir süre sikke çakmayı denedikten ve malzeme atmadan basıp gitmeye mi çalışsam diye düşündükten sonra “bu beni aşar” diyip tırsa tırsa aşağı indim.
Ve acaba bacadan mı gidiyor diye biraz düşünüp, klip yaptığım sikkeden bacanın içine doğru sola hamle yapmaya çalıştım. Yemedi. İndim.
Deneme sırası Özcan’daydı. Özcan da sağ slabdaki sikkeden bacaya girebilir miyiz diye bakıp olmaz dedi ve slaba girdi. Benzer denemelerden sonra o da aşağıya indi.
17.40’ta bu sefer de Nursen denedi. Nursen slabdaki sikkeden önce bacanın dibinde solunda bir sikke buldu…Yani aslında belki de girişi zor görünen bu bacadan gitmeliydik, sağdaki slaba ve oradaki sikkeye hiç bulaşmamalıydık. Gerçekten de Nursen harika hareketlerle bu bacayı çıktı. IV- dışa iten bir girişi var rotanın. Devamı ise III, çürük yerleri var. Küçük cam ve büyük takoz ara emniyet, taş düşebiliyor. Rota yatıp, çarşağa çıktığı yerde sağlam kayada sikkelerden istasyon kurup bizi aldı. 18:30 da hepimiz istasyondaydık. Son ip boyunda doğru hattı bulmak iki saatimizi almıştı resmen.
Çıkarılacak ders: Her gördüğümüz sikkeye ve kayanın sağlamlığına kanıp da dik slablara girmiyoruz=) Bu arada istasyondan, yukarıdan o slaba doğru aşağıya baktığımızda, slabın devamının pürüzsüz ve çok daha dik olduğunu gördük. Kamptan dürbünle baktığımızda da bunu teyit ettik. Neyse ki “bu bizi aşar” demişiz ve Nursen o “itici” görünen bacayı denemiş=)
Çarşaktan yukarı yürüdük. 19:00 da zirve beline vardık. Klasik rotadan inip 21:00 da kampa vardık.
İki gün sonra Sulağankaya – Şeytan rampasına girdik ve dönüşte çok övündüğümüz Cordolette’lerimiz ile dağda mahsur kalmış bir eşeği kurtardık…ama bunları başka bir zaman anlatırız…
Teşekkürler