TARİH : 1 – 3 Mayıs,2015
ROTA : Medetsiz Dağı (3524 m.) Kuzey Yüzü Sağ kısım, Belirgin Kar Kulvarı
EKİP : Yavuz GÜLTEKİN, Şükrü SARI
MALZEMELER : Kask, Emniyet Kemeri, Krampon, Çift Teknik Kazma
Yazan : Yavuz GÜLTEKİN
İyi – Kötü tırmanışla geçirmeye çalıştığımız ‘Gelişim’ dönemimiz… Uludağ dışında soluğumuzu dağda aldığımız pek söylenemezdi. Üstüne Geyikbayırı’ında dolu dolu kaya tırmanınca, kış için motivasyon düşüyordu bende. Hele ki okul yoğunluğu ve bitirmeye inanmam dağ için planları suya düşürüyordu. Başlangıç grubuyla Eskişehir – Karakayalar’a gitmeyi düşünürken, Yusuf’dan bir telefon geliyor. Bolkarlar ? Kulvar çıkışı. Mustafa ve Aykut’la… Dağa gitmek için müthiş fırsat.
‘Yaz beni hacı.’ Dedim ve bu dönem sıkça birlikte tırmandığım, çiçeği burnunda kulüp başkanımız Şükrü’yü aradım. Tarihte ve gitme konusunda sıkıntı yok, gidiyoruz. Varan 1.
Aykut’la haberleşip detaylı bir mail alıyoruz. Bölge bahsi (Ayrıca değineceğim), alışveriş ve malzeme paylaşımı vs. Ufaktan planlar yapılmaya başlanıyor. Keyifler cidden yerinde. Heyecan da aynı şekilde. Bolkarlar’ı neredeyse hiç bilmiyorum ! Üzerimden yeni attığım hastalığım arada aklıma gelse de birkaç bisiklet, boulder antrenmanı ve iyi beslenmeyle kendimi çok eksik hissetmiyordum. Endişem de normal tabi; sıkı iki alpinistle dağa gidiyoruz. Dedik bu kolay olmayacak.
30 Nisan 2015, 18:00
Kulüp odamızdan krampon ve kazmaları kapıp yola çıkıyorum. Trafiği unutup gecikme yüzünden anca Şükrü ve Aykut’la buluşuyorum. Biraz sohbet biraz plan. Güzel bir kahve içip Aykut’un kütüphanesinden birer kitap alıyoruz. Mustafa’nın gelmesine yakın alışverişi hallediyoruz ve son kontrollerden sonra arabaya yüklenip yola çıkıyoruz (22:00). Ben ve Şükrü paşalar gibi gittik. Ehliyetimiz olmadığı için tüm yol ne yazık ki Aykut ve Mustafa’ya kalıyor. Sabaha karşı Hasan Dağı’na selam verip 07:00 civarlarında Ulukışla’dayız. Ardından yaklaşıma başlayacağımız Maden Köyü’ne geçiyoruz. 08:00.
1 Mayıs 2015
Yaklaşıma başlayacağımız Maden Köyü’ne geçiyoruz. 08:00. Köy epeyce sakin, köy kahvesindeki merak ettiğimiz çayı içemeyip hazırlanmaya koyuluyoruz. Gelen geçenle selamlaşıyoruz. Derken iki amca yaklaşıp ‘Medetsiz mi ?’ diye soruyor. Cevaplıyoruz fakat, yabancı olsak ‘’belki’’ çıkabileceğimizi söylüyor. Zaten çok da kar varmış. Amerikalı olmadığımız için hiç çıkamazmışız. Amcamızın bu güzel motivasyonundan sonra 09:40’da köyden ufaktan uzaklaşıyoruz. Dere yatağından, irtifa alıp geçeceğimiz vadinin dibine geliyoruz(Öküz Yaylası Vadisi). Burada dere yatağı epeyce genişliyor. Vadi girişi buradan da tanınabilir. İlk kez karsız bir zeminde tam taban botlarla yürüdüm. Henüz yolun başında bile çileli olacağını anlayabildim. Kar durumu beklenenden fazla olduğu için trekking botları planlananın aksine arabada bırakıldı. Diğer türlü, bu yaklaşımda trekking bot rahatlatıcı iş görürdü.
İrtifa almaya başladığımızda ufaktan hava kapanmaya başladı. Karlı etaplara gelmiştik. Sis çökse de vadinin karşısından çektiğimiz fotoğraf yardımıyla ve kaya bloklarını referans alarak sorunsuz bir şekilde bu vadiyi geçiyoruz. Bu tecrübeyi anında kapıyoruz (Aykut ve Mustafa’dan). Vadi görece dik. Öyle ki ufak tefek taşlar hız alabiliyordu. Dikkat edilmeli. Kondisyon şart demekle kendi açımdan çok haklı çıkmıştım. 1200 m. Kadar irtifa alacaktık vadi tabanından kamp alanına. Karlı etapta batıyorduk yer yer. Birden böyle bir irtifaya geçmemiz de ayrıca yormaya başlamıştı. Sırasıyla iz açıyorduk. Sonradan ismini öğrendiğimiz Alişan Çukuru’na kampımızı atıyoruz.
Mevsime göre iyi kar vardı. Mustafa batonu fırlatıyor ve ‘ahanda orası kamp yeri’ diyor. 3000 metre civarlarındayız. Kampı atar atmaz yemek faslına geçiyoruz. Misler gibi çayda sıra. Demleme ! Keyifli sohbetin ardından uykuya geçiyoruz.
2 Mayıs 2015, 04:00
Uyanıyoruz ama hava net kapalı. İyi de kar yağmıştı. Biraz daha uyuduktan sonra tekrar bakıyoruz. İç açıcı değil havanın durumu. Artık uykumuzu almıştık ve kahvaltıyı hazırlamaya başladık. Ara sıra havayı yokluyorduk. Saat geçmişti. Malzemeleri alıp rotanın dibine bırakmayı planladık. Hava bozmuş olsa da izlerden yana sıkıntı yaşamayacağımızı düşündük. Yola koyuluyoruz. Yine bir vadi sistemi geçiyoruz fakat yer yer zeminden sesler alıyordum. Ardından sağlam bir ses ve Mustafa dönüp söylüyor : ‘Tanıştırayım. Bu Yusuf !’ . Pek memnun olduğum söylenemez. İlk kez böyle bir, kar oturmasından ötürü oluşan ses duyuyordum. Ardından notumuzu alıyoruz ; ABC of Avalanche Safety.
Ciddi tecrübe ! Sevgili Mustafa anlatıyor, uyarıyor. Aykut da aynı şekilde. Çığ risklerini tartışıyoruz. Şükrü ile dikkatle dinlemedeyiz. Zaten bugün için tırmanış neredeyse yok gibi bir şeydi. Koşullar ve saat artık uygun değildi. Amaç keşif ve rota durumunu kestirmek, incelemekti. Sağlam bir güneşe yakalandığımızda iyi ter atıyorduk. Enerji kaybetmek anlamsızdı. Gelmeye yakın bulutları bekledik. Mataraya arada kar atıp eritmeye çalışıyorduk içindeki suyla. Bir diğer matarayı unutmuştuk. Buradan yola çıkarak sıvı elde etmenin birkaç pratiğinden konuştuk. Yola devam ediyoruz ve hala rotaya uzağız. Dik yamaç geçeceğimiz bir yere geliyoruz. Kar durumu ve hava sıcaklığından ötürü burada çığ testi yapıyoruz. Güven vermedi.
Biraz daha yanından iniyoruz. Attığımız her adımda artık gözümüzün önünden çatlaklar gitmeye başlıyordu düzlüklerde. Tabaka oturuyordu. Hava sıcaklamıştı epey. Medetsiz Dağı’nın kuzey yüzü karşımızdaydı artık. Kulvarlarda da kar baya vardı. Ama diklikten dolayı aşağı akan kısımlar da mevcuttu. Malzemeleri rota dibinde bırakmaktan vazgeçip dönüyoruz. Şükrü ile hızlıca önden gidip yemeği hazırlamayı istedik. Mustafa’nın önerisiyle yeni iz açıyoruz dönüş yolunda. Faydasını şüphesiz ki ertesi gün gördük. Çığ testi yaptığımız bölgenin oradan yeniden geçerken Şükrü ile aramda mesafe bırakıyorum. İzliyorum. İyi güneş almıştı. Kar tam helva kıvamında. Aykut’un da tavsiyesi tabi. Çığ riski göz önündeydi. Çadırlara geçiyoruz sorunsuz bir şekilde. Yemekleri yiyip günü değerlendiriyoruz ve tulumlara giriyoruz. Pazar, yani son güne bırakıyoruz şansımızı.
3 Mayıs 2015, 02:30
Uyanıyoruz. İyi bir soğuk var. Ayaz. Hava da açık. Hızlıca bir kahvaltı. Çadırlardan çıkınca keyifleniyoruz sanki. Kar olmuş biraz. Sertleşmiş. Dünkü gittiğimiz mesafeyi iyi bir tempoyla alıyoruz. 3000 Metrede iki gece geçirmek iyi gelmişti. Kar da sert. Dönüşte izleri bozmamak da baba fikirmiş. Giderken merdiven çıkar gibiydik adeta. Güzel bir zamanlamayla rotaların neredeyse diplerindeyiz. Ben ve Şükrü Kuzey yüze bakıldığında sağdaki büyük kar kulvarından çıkıp sırttan devam ederek zirve yapmayı planladık. Ama buraya gelene kadar sol tarafımızda kalan silsile devamında güzel etaplar görünüyordu ve Aykut – Mustafa gözlerine kestirdikleri buradaki bir kulvara da girebileceğimizi söyledi. Uludağ’da çıktığımız Diamond rotasıyla eşdeğer görünüyordu burası. Belki biraz daha dik. Bunu da ikinci plana atıp hazırlanıyoruz. Şükrü ile kramponları değişmemiz gerekiyor eksiklikten dolayı. (06:00) Malzemeleri bıraktığımız yerden ayrılıp kulvarın girişine doğru yükseliyoruz. Akan kar iyi toplanmış girişte. Yer yer batıyoruz. Kulvarın ağzı çok geniş, sert kar kısım yakalandığı an yükselmek bence hızlı çözüm.
Bu yüzden sağa sola ufak tefek geçişlerim oldu. Kulvar içinde de. Biraz bahsedelim hem; buradaki kulvar, Uludağ – Keşiştepe’deki Diagonal (Rampa – Wolfram) rotası gibi. Ama daha uzun ve geniş. Bazı etaplar daha dik ayrıca. Kulvar sonunda sırta bağlanan iki kısımdan soldaki mesela öyle ve burada hafif bombeler mevcut. Kulvarın neredeyse en dik etabı bu kısım. Muhtemel en sert kar da burada. Kulvarı bitiriyoruz (İpe girilmedi). Kulvarı tırmanmanın ardından sırta varıp 15-20 dakika sonunda zirveye vardık.
Hava açıktı ve Aladağlar Bölgesi keyifle izlenebiliyordu. Zirve defterine birşeyler yazdıktan ve fotoğraf çekildikten sonra dönüş yoluna geçtik. (07:10). Dönerken Aykut ve Mustafa’nın muhtemel ilk çıkışını yaptıkları kulvarın son kısmını inceledik.
Bir kenara yazıp dönüşe devam ettik. Çıktığımız kulvarı geri indik. Hava kapanmaya başladığından tırmanmayı planladığımız diğer kulvarı iptal ettik. Malzemelerin yanına varıp, sıcak sıvı hazırladık. Aykut ve Mustafa da tırmanışı sorunsuz bir şekilde tamamlayıp bizim çıktığımız kulvardan inişe geçtiler. Tırmanışları değerlendirip yine bölge potansiyeline değindik kendi aramızda. Birşeyler atıştırdıktan sonra da kampa dönüşe geçiyoruz. Yemeğimizi yiyip son hazırlıkları da yaparak köye inmeye başlıyoruz. Vadideki karlı kısımları bu kez adeta koşarak iniyoruz. Tabi çığ riskini de hesaba katarak. Yer yer kopan tabakaları görmek mümkündü. Peki bu tabakaların zaman zaman görece yakın yerlerinden geçmek neden çok riskli değildi ? Buna benzer kafamda beliren birçok sorunu tartışıp, riskleri minimuma nasıl indirgeyebileceğimizi konuştuk. Yağmur ve dolu eşliğinde köye iniyoruz. Köy kahvesi bu kez açık. Çayları içerken bir yandan muhtarı bekliyorduk. Mustafa’nın düşürdüğü bel çantasını bulan çoban, sağolsun muhtara bırakmıştı. Çantayı geri alıp ufaktan yola koyulma hazırlığındaydık. Hava da kapalı gibiydi ama herşey yolundaydı. Amerikalı olmasak da tırmanabilmiştik.
Bu faaliyet öncesinde Bolkarlar hakkında çok bir bilgi ve plan sahibi olduğum söylenemezdi. Aykut ve Mustafa’dan da edindiğimiz bilgilere göre buradaki potansiyel oldukça cezbedici. Alişan Çukuru’ndan Medetsize yaklaşımda sağlı sollu sıkça kulvarlar ve miks etaplar görülüyor. Aynı şekilde köyden Alişan çukuruna çıkan Vadi üzerinde de. Uygun koşullar yakalandığında bol tırmanışlı birkaç günlük faaliyetler yapılabilir. Aladağlar Bölgesi’nden 50 km. kadar güneyde. Mevsim koşulları biraz daha iyi takip isteyebilir. Tecrübem olmamasıyla birlikte şunu belirtmek isterim ki çığ riskine vadiyi çıkarken ayrıca dikkat edilmeli.
Usta – Çırak ilişkisi tadında bir faaliyet bu şekilde geride kalmış oluyor. Mustafa Erdem YEŞİLDAL ve Aykut TÜREM gibi deneyimli tırmanıcılardan edindiğimiz, öğrendiğimiz ve dikkat ettiğimiz bu tecrübeleri elimizden geldiğince sizlerle paylaşmak istedik. Umuyoruz ki faydalı olur.
Ayrıca ;Kendilerine, bizleri bu faaliyete dahil ettikleri için, malzeme, lojistik – ulaşım ve en çok da tecrübe paylaşımları için partner Şükrü adına da içten teşekkür ediyorum.
Yardımları için, Yusuf Berk BİLGİÇ – Ozan Mert Can ÖZKAN ve YTÜDAK ailesine de teşekkür ederiz.
Tırmanışla kalın !.