Tarih: 22 – 24 Haziran 2017
Ekip: Erkut Morkoç – Sumru Tamer
Yazan: Sumru Tamer
Malzemeler: 60 m iki yarım ip, 5 sikke, 14 ekspres kısalı, 5-6 perlon, takoz set, Cam set, iki çekiç, iki nut-key, 6-7 kilitli karabina, ilk yardım çantası, kişisel emniyet malzemeleri (kask, kemer, Hms, Reverso).
Süre: Rota dibinden zirveye yaklaşık 4 saat
Erkut’la Ortaburun Kuzey 1996, Kaletepe Yelkovan, Kaletepe Kuzey gibi her güne bir rota şeklinde hedeflerle Sarımemetlere vardık. Vardığımız gibi de Ortaburun’un dibine gidip rotayı aramaya koyulduk. İyi ki de yapmışız, yerini tespit etmemiz epey sürdü, fakat hala içimize tam sinmemişti, yazılan dereceye göre daha zor görünüyordu. İlk olarak rota bulmanın daha kolay olduğunu bildiğimiz Kaletepe Kuzey yaparak, Kaletepe’den Ortaburun’daki rotayı izlemeyi kararlaştırdık, hem de ısınmış olacaktık. Kaletepe Kuzey’in de dibine gidip rotanın girişini tespit ettikten sonra kampa geri döndük.
Fakat ısınma diye girdiğimiz rota, iki günlük bir projeye ve bütün kampın geyik konusuna, bizim de uykularımızı kaçıran takıntımıza dönüşüverdi:)
Ertesi gün kamptan 45 dakikalık yaklaşım ile rota dibine vardık. Tunç Fındık Aladağlar rehberinde gösterilen (topo’da mavi ile işaretli) baca kısmının (71.1 olarak gösterilen) devamı bildiğimiz negatif gidiyor. Yine de bir deneyelim dedik. Denememizle inmemiz bir oldu. Kesinlikle III olamaz burası diyerek yaklaşık on metre sola geçip rotaya öyle girdik. Erkut lider gidip, kaya üzerindeki bariz kuru bir ağaç gövdesinin sağından yükseldi, yukarıda hamle gerektiren bir yerde sabit sikke var.
Daha sonra çimenlik setin üzerine çıkarak set üzerinde tamamen sağa geçtik. Setin bittiği yerde istasyon için sabit sikke var.
Sonraki etabı ben lider gittim. Rehberde 71.1 – Oldukça çimli ve topraklı bir ip boyu. Malzeme atmak için baya çapa yapmak gerekti. İki yerde baba için büyük, dikişli perlon kullandım. Yukarıda büyük kayada bir perlon var, istasyon aldım (bunun yerine kayanın altındaki ağaçlı geniş sette istasyon kurmak daha mantıklı ve rahat, fakat topoda yeşille çizdiğimiz soldaki bacadan gidilecekse mantıklı).
Bir sonraki ip boyuna Erkut lider girdi. Yaklaşık 6-7 metre yukarıda baca içinde takoz olmuş büyük bir kaya var. Tutulabilecek bütün parçalar oynuyordu ve kopsalar kayayı yerinden oynatacakları kesin görünüyordu. Biraz uğraşıp düşündükten sonra buradan çıkmanın pek akıl kârı olmadığına, belki de yanlış bacadan giriyor olduğumuza karar verdik. Erkut sikke çakıp indi. Ve küçücük setteki birkaç saatlik dolanmamız başladı. Fotoğraflar ve rehber kitap elimizde diğer iki bacaya da alıcı gözüyle baktık. Açıkçası dereceleri pek de belirtildiği gibi kolay görünmüyordu. Gözüme sağ tarafta bir yüzey kestirdim, tırmanıp sola geçersek baca ile birleşebilirdi. Topoda sağda yeşille gösterdiğimiz yere kadar gittim, malzeme attığım taşlar oynuyor, vardığım yüzey de baya yüzey, tırstım indim.
Saat 3’ü bulmuştu. İnmeye karar verdik. Kamp yerinde arkadaşlar bizim sağa sola anlamsız yürüyüşlerimizi dürbünle izlemişler meğer. Sanırsınız The Nose. Baya üzülüp, bozulup, morardık açıkçası=) İki gün ağlak ağlak rotayı izleyip durduk. Görenler dertli sandı. Rahat çıkarız, rota da çok bariz diye girip çıkamamıştık sonuçta.
Ertesi gün Kazıklıali’de geleneksel tırmanıp moralimizi yükselttik. O sırada Erkut’un inmiş olduğu bacayı çıkmış olan Tamer ile de konuşup, rotadan emin olup rotaya tekrar girdik. Ağaçlı sete vardık. Ağacın solundan istasyon aldık. Bu sefer de şansımı ben deneyeyim dedim, ağacın hemen solundaki bacadan lider girdim.
Takoz kayaya geldim. Gerçekten de basılan tutamaklar kopacak gibiydi, takoz kaya inse fena, çok bulaşmamak lazım ona hakikaten. Takoz kayadan sonrası baya keyifli bir baca. Bacakları aça aça, bazen vücudu sıkıştırarak ve çeşit çeşit cam atarak gidiliyor. Sonunda büyük kayada istasyon için perlon var. Tunç Fındık’ın rehberinde 71.6 rotasının son kısmına girmiş olduk.
Son ip boyuna Erkut girdi. Çim ve baca karışımı fakat yine keyifli bir ip boyu idi. Zigzag yaparak gittiği için ip baya sürtebiliyor. İpin ucu ucuna yettiği yerde Erkut istasyon kurdu. İstasyondan sonrasında ise yürüyerek zirveye vardık.
Kuzeybatı rotasından çıkan Ali ve Tamer ile buluşup sağdan çarşaklı Mangırcı vadisine inmektense, soldan virajı biraz açıktan alarak yine Kaletepenin dibine Emli ormanının içine vardık. Ormandan aşağıya yola indiğimizde bizi bir kamyon kasası karpuz ve çay bekliyordu.
Kulübümüz YTÜDAK’a, Ramazan abi ve bize karpuz ile çay ikram eden aileye teşekkür ederiz.
Tırmanışla kalın…
Sumru Tamer